Oğlak Yunan tanrılarından Pan ile bağlantılıdır. Pan, tarım yapan köylülerin, kırsal kesimde yaşayan insanların tanrısıdır. Bazı kaynaklara göre bereket ve doğurganlık tanrısıdır. Tanrıların habercisi Pan, Hermes’in oğludur. Hermes onu sıcak tilki postuna sararak Olympos’a götürdüğünde, bu gülünç varlığı gören bütün tanrılar gülmekten kırılırlar ve ona ‘ bütün’ anlamına gelen PAN derler.
Müziği çok severdi ve kendi adını verdiği ve zamanımızın armonikası diyebileceğimiz bir müzik aleti halen onun adıyla anılır. Zamanını genellikle hanımların peşinde koşarak geçirir ve eğlencesinin sonuçlarını fazla düşünmez. Kendisi çok güçlü bir sese sahiptir. İnsanların, hayvanların uyuduğu kızgın, ıssız yaz öğlenlerinde birden bire beklenmedik gürültüler koparıp, dört bir yana Pan’a özgü (panik) korkular saçarmış.‘Panik’ sözcüğünün de bu tanrının adından türediği söylenmektedir. Marathon savaşının devam ettiği bir gece, Pers’leri bu şekilde paniğe uğrattığı ve Atina’lıların savaşı kazanmalarını sağladığı için, Atina’lılar, savaştan sonra tanrı Pan’a bir tapınak yaparlar. Pan sözü Yunancada bütün anlamına geldiğinden, sonraları Pan’a, her şeyi yapabilir bir tanrı payesi çıkarılmıştır.
Pan’ın müzik aleti, Pan’a peri Syrinx’i etkilemek istemesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Peri Syrinx, Pan’ın aşırı ilgisinden kaçmak için kendisini saz kamışına çevirir. Pan, tam periyi kucakladığında, sadece bir demet saz olduğunu görüp hayal kırıklığına uğramıştır. O sırada sazlar arasından esen rüzgarın sesi Pan’ı büyüler. O da farklı boyda sazlar seçip onları bal mumu ile birleştirerek flütünü yapar. Müzik aletinin ilham kaynağı peri Syrinx olduğu için, flütün adı daha sonra Syrinx olarak da anılır.
Pan kısa boylu, tüylü, alnında iki boynuzu olan keçi görünümlü bir tanrıydı. Hristiyan tasvirlerindeki şeytana benzerliği dikkat çekicidir. Tek farkı Pan kırmızılar içinde değildir.
Capricornus’un şekli, Zeus gibi yeni nesil tanrılar ile Titan gibi eski nesil yaşlı tanrılar arasında geçen büyük kozmik savaştaki bir olayın anısını yansıtır. Bu savaş sonucunda yeni nesil tanrılar savaşı kazanıp, evrenin hakimiyetini ele almışlardır. Ancak eski ana tanrıça olan Gaia, yeni nesil tanrıların davranışları karşısında öfkelenmiş ve Typhon adında çok güçlü bir canavarı, yeni nesil tanrıların üzerine yollamıştır. Bu canavar yaptığı yıkımlar ve olağanüstü gücüyle yeni tanrılar için büyük tehlike anlamına gelir. Canavar yeni nesil tanrılara saldırmak için yaklaşırken, Pan olayı fark edip diğer tanrıları uyarır. Hepsinin canavardan korunmak için birer hayvan kılığına girmelerini söyler. Kendisi de bir balık kılığına girmeye çalışır. Ama aceleden tam olarak değişemez. Ve arka kısmı balık olmasına rağmen ön kısmı değişmemiştir. Capricornus takımyıldızı genelde balığın kuyruğundan çıkan keçinin ön ayakları olarak betimlenir.
Daha sonra Zeus canavarla çok çetin bir mücadeleye girer. Pek çok yerinden yaralanmıştır. Ancak Hermes ve Pan’ın yardımıyla tedavi olur ve gücünü yeniden kazanarak canavarı yıldırımlarla yaralar. Typhon’u Etna Dağı’nın derinliklerine hapsetmiştir. Masala göre bu bölgede gerçekleşen deprem ve volkanik etkinliklerin nedeni Typhon’un gürültülü horultuları olduğundan söz edilir.
Tüm bu olaylardan sonra Zeus, Titan’a karşı olan savaşta yaptığı önemli işler nedeniyle, Pan’ı gökyüzünde yıldızlar arasına koyarak onurlandırmıştır.
Capricornus literatürde “Boynuzlu Keçi” anlamına gelmesine rağmen, genellikle “Deniz Keçisi” ya da “Keçi Balık” olarak anılır. Eski bir takımyıldızdır ve Zodyak kuşağının ilk üyelerindendir. Boynuzlu hayvanlar, özellikle ibex (boynuzları arkaya doğru kıvrık bir dağ keçisi), tarih öncesi tapınılan resimlerde görülmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder