Bir insanın, bir hayvanın, bir şehir veya bir ulusun yeryüzündeki var oluş sürecinde onun yaşamını yönlendiren etkilerin tümüdür. Ancak bizim inceleme alanımızı insanın kaderi oluşturduğu için biz sadece insana yönelik bilgilere ağırlık vereceğiz. Unutulmaması gereken bir noktada şudur ki; bir sokak kedisiyle, bir ev kedisinin, tarih sahnesinde var olmuş şehirler ve ulusların her birinin kendisine özgü bir kaderi vardır. İnsanın kaderine gelince......İki türlü kaderimiz vardır.
1.) Mutlak kaderimiz, yani İrade-i külli:
Evrendeki İlahi bilgisayar olarak kabul edilen Levh-i mahfuzda kayıtlı olan ve Allah'ın iradesini yansıtan kesin ve değişmeyen kaderimizdir. Bu kader dua, büyü veya hiç bir güç, tedbir ve gayretle değiştirilemez. Bizim istek ve bilgimiz dışında oluşan bu kaderin kapsamına, doğduğumuz memleket, dönem, ailemiz, eşimiz, evladımız, işimiz, ecelimiz ve yaşamımızın derinden etkileyecek ve şekillendirecek olaylar girmektedir.
2.) Muallak kaderimiz, yani İrade-i cüzi:
Bu ise kişinin kendi iradesini kullanarak kaderini ve yaşamını şekillendirmesi olarak açıklanabilir. Bunlara özel zevklerimiz, meraklarımız, ikili ilişkilerimiz, olaylar karşısında verdiğimiz tepkiler ve bu tepki ve davranışlarımızı kontrol etme becerilerimiz örnek olarak gösterilebilir.
Mutlak kaderimizi oynanan bir oyunun kurallarına benzetecek olursak, muallak kaderimiz ise oyuncunun bu oyunu oynarken gösterdiği becerilerin tümüdür. Buna en iyi örnek olarak tavla oyununu göstermek mümkündür. Tavla oyununun kendisine özgü kuralları mutlak kader olarak kabul edilmelidir. Gelen zara göre oyuncunun pulunu kaçması, kapı alması, bazen rakip oyuncunun pulunu kırması nasıl bir ustalık gerektiriyorsa, kişide yaşarken aynı ustalığı göstererek yaşamını şekillendirebilir. Oyuncunun oyun süresince zarının iyi gelmesi oyuncu usta değilse maçı kazanmasına yetmeyeceği gibi zarı pek iyi gelmese de usta bir oyuncunun maçı kazanma şansı oldukça yüksektir. Çocukluğu ve gençliği sorunlu olan bir kişi zamanla yaşamını akıllıca şekillendireceği gibi, yaşamı her bakımdan olumlu olan bir kişinin yanlış davranışları onun yaşamında çok kısa bir süre sonra olumsuz olayların görülmesine neden olacaktır. Ama imkanları kısıtlı bir insan akıllı hedeflere yönelerek yaşamını belli bir süre de olumsuzdan olumluya dönüştürebilir. Yani o kişi, gelen zarlar iyi olmasa da oyunu iyi oynayarak maçı kazanmıştır. Hatta kaderi bir kişinin yaşamını şekillendiren olaylar dizisi olarak görmekten ziyade, o insanın evrensel gelişimini ve tekamülünü sağlayan bir eğitim programı olarak kabul etmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
1.) Mutlak kaderimiz, yani İrade-i külli:
Evrendeki İlahi bilgisayar olarak kabul edilen Levh-i mahfuzda kayıtlı olan ve Allah'ın iradesini yansıtan kesin ve değişmeyen kaderimizdir. Bu kader dua, büyü veya hiç bir güç, tedbir ve gayretle değiştirilemez. Bizim istek ve bilgimiz dışında oluşan bu kaderin kapsamına, doğduğumuz memleket, dönem, ailemiz, eşimiz, evladımız, işimiz, ecelimiz ve yaşamımızın derinden etkileyecek ve şekillendirecek olaylar girmektedir.
2.) Muallak kaderimiz, yani İrade-i cüzi:
Bu ise kişinin kendi iradesini kullanarak kaderini ve yaşamını şekillendirmesi olarak açıklanabilir. Bunlara özel zevklerimiz, meraklarımız, ikili ilişkilerimiz, olaylar karşısında verdiğimiz tepkiler ve bu tepki ve davranışlarımızı kontrol etme becerilerimiz örnek olarak gösterilebilir.
Mutlak kaderimizi oynanan bir oyunun kurallarına benzetecek olursak, muallak kaderimiz ise oyuncunun bu oyunu oynarken gösterdiği becerilerin tümüdür. Buna en iyi örnek olarak tavla oyununu göstermek mümkündür. Tavla oyununun kendisine özgü kuralları mutlak kader olarak kabul edilmelidir. Gelen zara göre oyuncunun pulunu kaçması, kapı alması, bazen rakip oyuncunun pulunu kırması nasıl bir ustalık gerektiriyorsa, kişide yaşarken aynı ustalığı göstererek yaşamını şekillendirebilir. Oyuncunun oyun süresince zarının iyi gelmesi oyuncu usta değilse maçı kazanmasına yetmeyeceği gibi zarı pek iyi gelmese de usta bir oyuncunun maçı kazanma şansı oldukça yüksektir. Çocukluğu ve gençliği sorunlu olan bir kişi zamanla yaşamını akıllıca şekillendireceği gibi, yaşamı her bakımdan olumlu olan bir kişinin yanlış davranışları onun yaşamında çok kısa bir süre sonra olumsuz olayların görülmesine neden olacaktır. Ama imkanları kısıtlı bir insan akıllı hedeflere yönelerek yaşamını belli bir süre de olumsuzdan olumluya dönüştürebilir. Yani o kişi, gelen zarlar iyi olmasa da oyunu iyi oynayarak maçı kazanmıştır. Hatta kaderi bir kişinin yaşamını şekillendiren olaylar dizisi olarak görmekten ziyade, o insanın evrensel gelişimini ve tekamülünü sağlayan bir eğitim programı olarak kabul etmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder