22 Ocak 2016 Cuma

Atlantalı toth'un zümrüt tablatleri

50 bin yıllık gizem..!
Bu kitabın sayfalarında çevirisini bulacağınız tabletlerin hikayesi sıra dışıdır ve çağdaş bilimin sınırlarının dışındadır. Onların tarihi akıl almaz- tabletler tahminen M.Ö.36000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Onların yazarı – TOT- Atlantalı Rahip, Kral, vatanı battıktan sonra kadim Mısırda koloni oluşturmuştur. O yanlışlıkla Keops’a atfedilen Gizadaki Yüce piramidin kurucusudur. Onda o, kadim bilgeliğini entegre etmiş ve kadim Atlantalıların kayıtlarını ve bazı eşyalarını güvenli olarak saklamış.
16 000 yıl boyunca o ,kadim Mısırı yönetmiş örneğin M.Ö. 50 000 – 36 000 yılları arasında. O zamanlarda TOT’un ve yoldaşlarının aralarına yerleştiği kadim barbar ırk uygarlığın yüksek basamaklarına kadar çıkmış. TOT ölümsüzmüş ve bu da ölümü yendiği demek oluyor ,bu dünyayı sadece kendi arzusu ile terk etmiş ve o zaman bile – ölüm yoluyla değil. Onun geniş kapsamlı bilgeliği birçok Atlanta kolonisinin yöneticisi yapmış, Merkez ve Güney Amerika dahil.
Tot’un Mısırı terk etme zamanı geldiğinde o Yüce Piramidi Yüce Amenti Salonlarının girişinin üstüne yerleştirmiş, bunu kendi kayıtlarında yazmış ve kendi en yüksek kademeli insanlarını bu sırları korumaları için görevlendirmiş. Daha sonra bu bekçilerin nesilleri piramitlerin rahipleri olmuştur, TOT ise onun gidişini müteakip başlayan karanlık zamanlarda Bilgelik Tanrısı, Kayıt Tutucu olarak yüceltilmiştir. Efsanede Amenti Salonları ise ölümden sonra mahkemeye çıkmak için ruhun gittiği yer altı dünyası , Tanrıların Salonları olmuş.
Müteakip evrelerde TOT’un egosu tabletlerde belirtilen şekilde başka insanların bedenlerine geçiş yapmıştır. Böylece o üç kere bedenlenmiş, en son bedenlenmesi üç kere doğan Hermes olarak olmuştur. Bu bedenlenmesi esnasında o, çağdaş okültistlerin Zümrüt Tabletler olarak bildiği yazılar bırakmış, kadim yazıtların daha geç ve oldukça kısaltılmış sunumunu.
Bu kitabın çevirisini içeren tabletler rahiplerin koruması altında Yüce Piramitte bırakılmış on adet tablet şeklindedir . Bu on tablet rahatlık olması açısından on üç parçaya bölünmüştür. Son iki tablet değersel olarak o kadar muazzam ve ileriye hedefli ki şu anda onların dünyaya çıkarılması yasaktır. Ancak bu yazıda yayınlanmış olanlar da gerçek öğrenci için paha biçilmez değerde sırlar içerir. Bir kere değil yüz kere onların okunması gerek ,ancak böyle onların gerçek değeri anlaşılabilir. Yüzeysel okuma yazılanın güzelliği hakkında bilgi verebilir ancak daha derin araştırma arayana bilgeliğin sırlarını açacaktır.
Bu kadar uzun zaman saklanmış olan bu yüce sırların insanların eline nasıl geçtiği konusunda biraz bilgi vermek gerektiği kanısındayım.Örneğin M.Ö. 1300 yıllarında Mısırda - kadim Khemde ayaklanmalar sürüyormuş ve bir çok rahip dünyanın değişik yerlerine gönderilmişler. Onların arasında piramidin rahiplerinden bazıları da varmış,bunlar yanlarında adı ile başka Atlanta kolonilerinden gelmiş rahiplik ustalığında daha az gelişmiş olanlar üzerinde etki yapabilmeleri için tılsım olsun diye Zümrüt Tabletleri de götürmüşler. Efsaneye göre bu tabletler onları taşıyana TOT’un kendisinden yetki veriyormuş.
Tabletleri koruyan bu belirli rahip gurubu Güney Amerikaya göç etmiş ve orada –kadim bilgelikleri korunmuş olarak sunan refah içindeki MAYA ırkı ile karşılaşmışlar. Rahipler onların arasında kalmış ve yerleşmişler.Onuncu yüzyılda Mayalar köklü olarak Yukatan’da yerleşmişler ve tabletler Güneş Tanrısının tapınaklarından birinin mihrabının altına saklamışlar. İspanyollar tarafından yağmalanan şehirler daha sonra terk edilmiş ve tapınakların hazineleri unutulmuş.
Şunu anlamamız lazım- Mısırın Yüce Piramidi sırlar konusuna atfedilen tapınaktır ve öyle kalacaktır. İisa ,Süleyman, Apollon ve diğerleri burada inisiye olmuştur. Bu yazıyı yazan yazar (kendisi yine piramitler rehberliğinde çalışan Yüce Beyaz Loca ile bağlıdır) kadim tabletleri arayıp bulmak ve Yüce Piramide geri getirmek için görev almıştır.Bu ayrıntılarının bu çalışmada bahsedilmesine gerek olmayan bazı teşebbüsler ile gerçekleştirilmiştir. Tabletleri geri getirmeden önce yazara bilgeliğin kopyasının mühürlenmiş olduğu tabletleri çevirip kendinde bırakmasına izin verilmiştir. Bu 1925 yılında gerçekleştirilmiştir ve ancak şimdi bilginin bir kısmının yayınlanmasına izin verilmiştir. Kesin bazıları bununla dalga geçecektir . Ancak gerçek öğrenci satır aralarını okuyacak ve içinde ışık yaşayanın bilgeliğini alacaktır, ona tabletlerde tutulan ışık cevap verecektir.
Tabletlerin maddi açısı ile ilgili birkaç kelime söyleyelim. Onlar zümrüt-yeşili renginde on iki tabletten ibarettir, simyasal transmutasyon yolu ile elde edilmiş maddeden yapılmışlardır. Onlar yok edilemez, tüm doğal afetlerin ve maddelerin etkisine karşı dayanıklıdırlar. Başka bir deyişle onların atomik hücre yapısı sabitlenmiştir ve onlarda hiçbir değişim gerçekleşmemektedir. Bu açıdan bakılınca onlar maddenin ionizasyon kanununu çiğnemektedirler. Onların içinde kadim Atlanta dilinin işaretleri işlenmiştir : bu işaretler , okuyucunun aklında karşıt mental titreşimi serbest bırakarak düşünce dalgasının tonuna hizalandırılmıştır.Tabletler altın renkte alaşımdan elde edilmiş çemberlerle bir araya sabitlenmişlerdir ayni maddeden yapılmış mile asılmışlar.Onların dış görünüşü hakkında da bu kadar. İçerdikleri bilgelik kadim sırların temelinde yatan bilgidir. Açık gözle ve kalple okuyanda bilgelik yüzlerce kez çoğalacaktır.
Okuyun, inanın veya inanmayın ama okuyun. Ve içinde yatan titreşim sizin ruhunuzun cevabı olacaktır.
Kozmik Harmoni İçinde,
Doreal Kardeşliğin En Yüksek Sesi

ZÜMRÜT TABLET - I -
Ben Tot Atlantalı, sırların efendisi,kayıtların koruyucusu ve yüce rahip,büyücü, nesillerden nesilde Amenti Salonlarının girişinde yaşayan…
Devasa Atlantanın Yüce Bilgeliğinin Kayıtlarını sonradan gelecek olanlara yolu göstermek İçin teslim ediyorum.
UNDAL adasında yüce KEOR şehrinde çoktan geçmiş olan zamanda ben bu bedenlenmeye girdim.
Yüce Atlantalılar bu yüzyılın küçük insanları gibi yaşayıp ölmezlerdi, eondan eona yaşamlarını ,yaşam nehrinin uzaklara aktığı Amenti Salonlarında tazelerlerdi .
Yüzlerce kez çarpı on bin ışığa götüren karanlık yola girdim ve bir o kadar da karanlıktan aydınlığa çıktım ve benim erdemim ve gücüm yenilendi.
Şimdi ben sadece bir kere gireceğim ve Khem adamları beni bir daha görmeyecek. Ancak saat gelecek ve doğmamış ben tekrar karşı koyacağım, devasa ve güçle dolu ve geride kalmış olanlardan hesap
soracağım.
Eğer benim öğretimi yanlış verdiyseniz o zaman işte koruyun kendinizi Khem adamları, çünkü ben sizi yükseklerinizden çıkmış olduğunuz mağaraların karanlığına al aşağı edeceğim.
Benim sırlarımı Kuzeyin adamlarına vermeyin ve Güneyin adamlarına da ve eğer söz dinlemezseniz – üzerinize benim lanetim düşecektir.
Hatırlayın ve sözlerime dikkat edin çünkü ben gerçekten geri döneceğim ve size emanet edilenleri soracağım.
Gerçekten ve zamanın sınırlarının ötesinden döneceğim ben ödüllendirerek veya cezalandırarak ve benim size emanet ettiklerimi nasıl muhafaza ettiğinize göre size ölçüm olacak.
Kadim zamanlarda benim insanlarım yüceydi,bu gün etrafımı saran insanlar için – yüce ulaşılmaz ;dünyanın gençliğine ait olan kadim zamanların bilgeliğini bilen kalbin derinliklerinde bilginin
sonsuzluğunu arayandı onlar.
Aramızda yaşayan Işığın Çocuklarının bilgilerinin bilgileri vardı bizde. Sonsuz ateşte kazandığımız güç ile güçlüydük biz.
Ve bizim aramızda insan çocuklarının en yücesi olan benim babamdı- Totmes, Yüce Tapınağın Koruyucusu, tapınağın içinde yaşayan Işığın Çocukları ve on adada yerleşik insan ırkları arasındaki köprü.
Unal'ın sakinlerinden Hakimlerle itaat ettikleri ses ile konuşan Üçlerden sonra- müjdeci.
Orada çocukluğumdan beri erginliğe kadar büyüdüm.Ve bende bilgelik ateşi büyüyene kadar o - her şeyi yutan alev olarak ateşleninceye kadar babam bana şaşırtıcı sırlar öğretti.
Ben sadece bilgeliğe erişmeyi istiyordum. Ta ki Tapınağın Yaşayanından emir geldiği ve karşıma kendi yüzü ile çıkacağı o yüce güne kadar.
Yüce olanın yüzüne bakıp ta canlı kalan insanların sayısı azdır çünkü insan çocukları Işık Çocukları ile onlar fizik formunda olmadıkları zamanlar uyuşmuyorlardı.
İnsan çocuklarından seçildim ben ve beni henüz daha zamanın rahminde doğmamış olan ait olduğum görev için Yasayan eğitti.
Büyük ve daha da büyük bilgeliği tanıyarak yüce ateşten kaynayan ışığa kendim de yaklaşıncaya kadar uzun yıllar tapınakta yaşadım.
Ve yüce kralın yüceliğin tahtına oturduğu yere - yeraltı dünyasına, Amenti 'ye giden yolu öğretti O bana.
Yaşamın Anahtarını hediye alarak , Yaşam ve Ölüm Hakimleri önünde saygı ile derin eğildim ben.
Amenti Salonları tarafından özgürdüm, ölüm aracılığı ile yasam çarkına bağlı değildim.
Yıldızlara yöneldim ben ve zaman ve mekan kaybolana kadar amaçsızca dolaştım.
Ve bilgeliğin kadehini dibine kadar içerek ben İnsanların kalplerine baktım ve orada daha da yüce sırlar buldum ve çok sevindim.
Çünkü ancak Gerçek Arayışında benim Ruhum rahatlıyor ve içimdeki alev doyuyor.
Etrafımda olanların ölüm Kadehinden nasıl içtiklerini ve sonra nasıl
tekrar yaşamın ışığına geri döndüklerini izleyerek Yüzyıllarca yaşadım ben.
Aşamalı olarak benle bir Olan bilinçler Atlanta Krallığından gitti.
Sadece onların yerine düşük yıldızdan gelen döller Gelsin diye gittiler.
Kanuna boyun eğerek Ustanın sözü çiçek açtı.
Sonunda Yaşayanın kendi Agvanti’sinden öfke içinde tekrar Ayaklanana kadar Aşağıya, karanlığa döndü Atlantalıların düşünceleri ve gücü çağırarak Kelimeyi Söyleyene kadar devam etti.
Dünyanın kalbinin içinde derinlerde Amenti oğulları duydular ve duyarak değiştirerek ve yerlerinden oynatarak ,Logosu kullanarak sürekli yanan yüce ateş - yönünü değiştirene kadar ateş çiçeğinde değişiklik yaptılar.
Dünyanın üzerine yüce sular aktı su altında bırakarak ve su baskınları yaparak Dünyanın dengesini değiştirerek sadece hala suların üstünden yüce Undal dağında Işık Tapınağı kalana kadar; akımların gücünden kurtulan çok azları orada yaşamda kaldı.
Ve USTA beni şöyle söyleyerek çağırdı :“Benim adamlarımı topla. Öğrendiğin sanatla onları uzaklara götür-suyun ötesine,Çöldeki mağaralarda yaşayan saçlı barbarların olduğu yere varıncaya kadar götür.Daha sonra senin haberdar olduğun planı izle.”
Ve o zaman topladım ben adamlarımı ve Usta’nın yüce Gemisine girdim. Ve sabahta hareket ettik biz.
Arkamızda Tapınak karanlıklarda serildi.Beklenmedik yükseldi onun üstünde sular.
Belirtilen zamana kadar kayboldu Dünya Yüzünden yüce Tapınak. Altımızda toprak- Khem çocuklarınınToprağı olana kadar Hızla taşındık biz sabahın güneşinin karşısına.
Kudurmuş gibi karşıladılar onlar bizi,sopalarla ve mızraklarla öfke içinde böbürlenerek Atlanta Oğullarını son adamına kadar yok etmek ve öldürmek istediler.
Kaldırdım ben o zaman kendi asamı ve titreşim ışını gönderdim onları vurarak,öyle ki onlar hareketsiz kaldılar taştan bir dağın parçası gibi.
O zaman ben onlara sakin ve barışçıl sözlerle karşılık verdim ve Atlantanın gücünü , bizim – Güneşin çocukları olduğumuzu ve onun elçileri olduğumuzu anlattım.
Ayaklarımda yerlere kapanasıya kadar Kendi büyü ilmimle onları yatıştırdım ve o zaman onları özgür bıraktım.
Uzun zaman Khem topraklarında bulunduk biz,uzun zaman ve sonra da yine uzun zaman.
Henüz uykuda gelen ebedi yaşayan Ustanın emirlerine itaat etmeyerek Atlantanın oğullarını gönderdim ben - zamanın rahminden bilgeliğin onun çocuklarında yeniden büyümesi için birçok yönlere gönderdim.
Bende yaşayan yüce bilgeliğin işini gerçekleştirerek Uzun zaman ben Khem topraklarında yaşadım.
Benim bilgeliğimin yağmurları ile nemlenerek Khem çocukları bilgide büyüdü.
Yüceliğimi muhafaza etmek için yüzyıldan yüzyıla Atlanta Güneşini yaşatarak,bilgeliği koruyarak,yazıtları muhafaza ederek Patlamayla döşedim ben o zaman Amentiye giden yolu.
Ululuk Khem oğullarına geldi,onlar aşamalı olarak Ruhun azametinde büyüyerek komşu halkları fethettiler.
Şimdi belli bir zaman için ben onları terk ediyorum ve Amentinin karanlık salonlarına gidiyorum,güç Hakimlerinin önüne çıkmak için tekrar – Yaşayan ile yüz yüze gelmek için Dünyanın salonlarının derinliğine gidiyorum.
Ve aşağıya Amentiye götüren girişin üstünde , giriş kapılarının üstünde, kapıların üstünde yükseldim ben.
Çok azı buna cüret edebilir , çok azı girişten karanlık Amentiye girebildi.
Girişin üzerinde yükselerek ben, yüce piramit, Dünya gücünü (yer çekimini) aşan gücü kullanıyorum.
Derine ve daha da derine güç evini ya da kamerasını yerleştirdim ben; neredeyse ta tepesine kadar giden ve ondan ben yuvarlak giriş kestim.
Orada eksende, ben” Alan-Zaman”’a sinyal gönderen ,Amenti girişine konsantre olan ,eterden güç toplayan kristal yerleştirdim.
Diğer kameraları ben inşa ettim ve görünüşte onlar boş,ancak onlarda Amenti’ye doğru giden anahtarlar saklandı.
Her kim ki cesareti içinde karanlık krallığa girmeye cesaret ederse önce uzun oruçla arıtsın kendini.
Benim kameramdaki taş lahit’in içinde yatsın.Sonra ben ona yüce sırları açacağım.
Az zaman sonra o benimle görüşme yerine hareket edecek,Dünyanın karanlığında bile ben onu karşılayacağım,Ben TOT,Bilgeliğin Hakimi karşılayacağım onu ve onu kucaklayacağım ve ebedi olarak onunla olacağım.
Yüce Piramidi dünyanın gücünün piramitleri şekillerince inşa ettim, öyle sonsuz yanan ki o da yüzyıllar boyu var olacak.
Ben Onda “Bilimin-Büyüsü” bilgimi öyle inşa ettim ki ben Amentiden tekrar geldiğimde o burada olacaktır.
Gerçekten Amenti Salonlarında uyurken ben,özgürce süzülen benim ruhum bedenlenecek ve insanlar arasında – o veya bu formda var olacaktır.(Hermes ,üç kere doğan) YAŞAYANIN Dünyada Gizli ajanıyım ben ve insanı yüceltmek için onun emirlerini yerine getiriyorum.
Şimdi Amenti Salonlarına geri dönerken arkamdan bilgeliğimin bir parçacığını bırakıyorum.
YAŞAYANIN talimatlarını koruyun ve muhafaza edin: Her zaman gözlerinizi ışığa çevirin.
Gerçekten o saat geldiğinde Usta ile bir olun, gerçekten hakkınız olan -Usta ile bir olun, gerçekten hakkınız olan -HERŞEY ile bir olun.
Şimdi terk ediyorum sizi.Benim emirlerimi bilin.Onları koruyun ve onlar olun ve ben de sizinle olacağım,size Işığa giderken yardım edeceğim ve geçireceğim.
Şimdi önümde geçiş açılıyor .Ben gecenin karanlığına giriyorum

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder