2 Temmuz 2015 Perşembe

İstanbul'un Dikili Tılsımları ve Hikayeleri 2

Kenti sineklerden koruyordu
Tyanalı Apollonius, M.S. 1. yüzyılda İstanbul’ da, Yılanlı Sütun’unkine benzer bir işlev gören bir heykel diktirmişti. Evliya Çelebi’nin de sözünü ettiği bu taş, tılsımı sayesinde sineklere karşı kenti koruyordu. Romalı tarihçi Plonius’a göre, Apollonius, İstanbul’u sineklerden kurtarmak için bir sanatçıya büyük boyda bronz bir sinek heykeli yaptır­mış ve bunu kente girip çıkan çok sayıda kişi­nin görebileceği bir yere diktirmişti. Çok kısa bir süre sonra kentteki sineklerin öldüğü ya da ortadan kaybolduğu görüldü. Evliya Çelebi bu tılsım için, “Hâlâ etkisi görülmektedir” diyordu.

İstanbul’da neden leylek olmaz?
Altımermer olarak adlandırılan mermerlerin birinde de, üzerindeki leylek resminden dolayı rüzgârın etkisiyle oluşan titreşimler­den, kentteki leyleklerin hepsi ölürdü. Çelebi, bu yüzden İstanbul’un içinde leylek bulunma­dığını, leyleklerin sadece Eyüp ile Üsküdar semtlerinde yuva yaptıklarını belirtir.

Diğer Altı mermerler
Altımermer’in üçüncüsünde, bir horoz tasviri vardı. Bu horoz her sabah erkenden öterek, öteki horozları göreve çağırırdı. Evliya Çelebi, “Günümüzde İstanbul’daki horozlar öteki kentlerin horozlarından önce öterler ve uyuyanları sanki namaza kalkmaları için uyarırlar” diye yazar.
Altımermer’in dördüncüsünün üzerinde bir kurt tasviri bulunurdu. Koyun sürülerini kurtların kötülüğünden korur, çobansız otla­malarını sağlardı. Altımermer’in beşincisi üzerinde, birbiriyle kucaklaşmış bir genç erkekle kadını tasvir eden tunçtan bir heykel dururdu. Kavgalı kan-kocalar gelip bu direğe sarıldıklarında hemen banşırlardı. Gene Altımermer’in birinde, biri ihtiyar bir erkeği diğeri de bunak bir kadını gösteren beyaz mermerden iki resim bulunurdu. Geçineme-yen kan-kocalar gelip bu resimleri kucakla­dıklarında hemen boşanırlardı. Çelebi,

“Bu Altı mermer, deprem sonucu yıkılmış ve toprak altında kalmıştır” der.

Veba hastalığına karşı
Sultan Beyazıt Hamamı’nın altındaki dört köşeli sütunun tılsımı da veba hastalığına kar­şıydı. Bu sütun ayakta kaldıkça kente veba hastalığı girmemişti. Hamam inşa edilirken bu direği yıktılar. O anda Sultan Beyazıt’ın bir oğlu vebadan ölmüş ve ondan sonra da İstanbul’a veba yayılmıştır.

Ayasofya ve dört mermer direk
Ayasofya Camii’nin güney tarafında dört adet mermer direk ve bunların üzerlerinde de 4 meleğin, yani Azrail, İsrafil, Mikail ve Cebrail’in resimleri bulunurdu. Bu melekler dört yöne doğru bakarlardı. Rivayete göre, yılda bir kez Cebrail resmi kanat çırpıp bağı­rınca doğu bölgelerinde bolluk olurmuş,. İsrafil resmi kanat çırpınca batıda kıtlık olur­muş. Mikâil resmi aynısını yapınca kuzey yönünde ortaya bir kahraman çıkarmış. Azrail resmi kanat çırpsa bu kez dünya çapında bir veba salgını olurmuş. Evliya Çelebi, bu tılsımın akıbetini şöyle anlatır:

“Hz. Muhammed zamanında meydana gelen depremler bunları yerle bir etmiştir. Bugün bunların direklerini Çukurçeşmeler bitişiğinde görebiliriz.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder