26 Mayıs 2016 Perşembe

SALAVAT-I FATİH DUASI


Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedinil fatihı lima uğlika vel hatimi li ma sebeka nasırıl hakkı bil hakkı vel hadi ila sıratıkel müstekıymi ve ala alihi ve ashabihi hakka kadrihi ve mikdarihil aziym 

Manası:Allahım! Kapalılıkları açan, geçmişe son veren, hakka hakikatla destek olan, mahlukatı senin doğru yoluna ileten Efendimiz Muhammed'e O'nun aline ve ashabına O'nun yüce kadr ü kıymetince salat eyle selam eyle ve O'nu mübarek kıl. Fazileti ve sırları: Yüzyirmi bin salavat-ı şerife gücünde olduğu mana aleminde Peygamberimiz(s.a.v.) tarafından bildirilmiştir.

Hikmeti: 
* Bu salavat-ı şerife okuyanı cehennem ateşinden korur.

* Kırk gün okuyanın tevbesi kabul edilir günahları bağışlanır.

* Her kim bu salavatı Perşembe veya Cuma veya pazartesi gecesi bin defa okursa Resulullah (s.a.v) efendimiz ile uyanık halde buluşur. Ancak bu dört rek’at namazın ardından okunmalı, Bu namazın birinci rekatında üç kere kadir süresi, ikinci rekatında üç kere zelzele süresi, üçüncü rekatında üç kere Kafirun süresi, dördüncü rekatındada üçer kere mu’avvizeteyn (Felak ve Nas sureleri) kıraat edilmelidir.

* Ayrıca bu salavat hakkında yine 120.000 salavatı şerife gücünde olduğu mana aleminde Peygamberimiz S.A.V tarafından bildirilmiştir.

25 Mayıs 2016 Çarşamba

Nergis Çiçeğinin Faydaları

Nergis, yaklaşık yirmi beş türü bulunan, yaygın olarak Avrupa’da yetişen, Türkiye’de ise özellikle Ege’de Mordoğan’da yetişen baharın müjdecisi güzel kokulu soğanlı bir bitkidir. Nergisin taç yaprakları sarı ve beyaz renkli, yaprakları ise uzun ve şerit şeklindedir. Soğanları zehirlidir.

Nergis nasıl çoğaltılır,nasıl yetiştirilir ,bakımı nasıl olmalıdır?
Nergis, tohumdan veya soğandan çoğaltılabilen hem dış mekanda hem de iç mekanda yetiştirilebilen asitli olmayan her toprakta rahatlıkla yetişen bir bitkidir. Soğanları ekildikten sonra ikinci senesinde çiçek açmaya başlar. Saksı dikimi için en uygun dönem Mayıs ve Ağustos aylarıdır. Tohum yoluyla çoğaltılan bir nergisin çiçek açması için en az dört yıl geçmesi gerekir. Soğanların bahçeye dikilmesi ise Ağustos ve Eylül aylarında yapılır. Dış mekanda suya ihtiyaç duymayan nergis iç mekanda bir miktar suya ihtiyaç duyar.

Nergis çiçeği kurutularak kullanılır. Yatıştırıcı olarak , ateş düşürücü ve kusturucu olarak kullanılır. Soğanı zehirli olduğu için fazla tüketilmemesi gerekir. Hamilelerde düşük riskine yol açar.

Not: Her zaman olduğu gibi bitkisel kürler kullanılmadan önce hekime görünmek gerekir ve onun tavsiyesi olmadan kesinlikle kullanılmamalıdır.

Güller Diyarı Isparta




METEDORAN SOCIAL MEDIA
‪#‎Facebook‬ (Funclup) facebook.com/CanileBilinmeyenler


24 Mayıs 2016 Salı

Neden Yaşlanırız?

Canlılığın bir sonucu olarak insanın vücudu gün geçtikçe yaşlanır. Yaşlanmak insanlar için doğal bir sonuçtur. Kimse yaşlanmayı istemez ama aradan geçen yıllar insanı yaşlandırır. Geçen her saniye, dakika, saat, gün insan vücudunu biraz daha yaşlandırır, elimizden gençliğimizi alır. Her insan yaşlanır, bu insan olmanın en doğal sonucudur. Fakat yaşlanmak kişiye göre değişir. İnsanın bulunduğu doğal çevre, yaşadığı yaşam şartları, ailesel özellikler vb. tüm bu özellikler insanların yaşlanması üzerinde etki eder. İnsan ömrü günümüzde ortalama yetmiş beş yıl civarıdır.

Her canlı doğar, büyür, yaşlanır ve ölür! Bu şüphesiz ki canlılığın bir sonucudur. Yaşlandıkça vücudumuz artık eski işlevlerini yerine getirememeye başlar. Vücut fonksiyonlarını yerine getiremediği için bir başta böbrek ve kalp olmak üzere bir çok sağlık sorunu kendini gösterir. Ne kadar spor yapsak, sağlıklı beslensek, kendimize aşırı iyi baksak bile yaşlılığı asla engelleyemeyiz. Çünkü bu canlılığın doğal bir sonucudur.

Canlılar üzerinde bilim adamları bir çok araştırma yapmışlardır. Bu araştırmalardan bir tanesine göre de doğduğumuz zaman ne zaman öleceğimiz genetik programlamamızla bellidir. Burada anlatılmak istenen vücutta hücreler gün geçtikçe ölür, yeterli sayıda hücre öldükten sonra organlar işlevlerini yerine getirememeye başlarlar ve canlı yaşlanarak bir süre sonra da ölüm gerçekleşir.

Sağlıklı beslenmenin de yaşlanma üzerinde çok büyük etkisi vardır. Beslenmemiz de özellikle doğal besinler tüketmeye önem göstermemiz gerekmektedir. Yapılan bilimsel gözlemlere göre İsimlerini sıklıkla duyduğumuz E ve C vitaminlerin de antioksidan grubunda yer alarak yaşlanmayı çok az da olsa geciktirdiği gözlenmiştir.

İnsan vücudunda hücreler bölünerek yeni hücreler oluşturabilselerdi yaşlanma meydana gelmezdi. Çünkü hücreler sürekli yenilenirdi ve organlar işlevlerini kaybetmezdi. Maalesef vücuttaki hücrelerinin kendisini yenilemesinin de bir sınırı vardır. Bir süre sonra hücreler kendini yenilemeyi bırakırlar, bu da yaşlanmaya neden olur. Sonuna kadar bölünebilen tek hücre kanser hücresidir. Bu da bize gösteriyor ki kanser hücresinin sırrını çözebilirsek bu bizim için yaşlılığın sırrını çözmede de ışık tutabilir.

Kavaklı Peygamber Camii / Isparta / Merkez




METEDORAN SOCIAL MEDIA
‪#‎Gmail‬ canmetedoran@gmail.com
‪#‎CanMETEDORAN‬ Bizi takip etmeye diğer platformlardan da devam edebilirsiniz...




17 Mayıs 2016 Salı

Ayazmana Efsanesi /Isparta / Senirkent


















Ayazmana Efsanesi: Ayazmana Senirkent ve Isparta'da olan bir mesirelik yerin adıdır. 

Isparta ağzıyla paylaşacağımız hikaye de rivâyete göre eveli bir anaynan gızı varımış. Evleri bitecik adayımış. Bunnarın bir sürü goyun guzuları varımış. Yakınnarında da su yoğumuş. Goyunnarı sulamaya de uzaklara giderlerimiş. Gız, çok bıkmış goyunnarı sulamak için uzaklara gidip gelmekten. Oturmuş, Allah'a yalvarmış: "-Allahım ne olur şuracıkda su olaydı. Su çıkar da istesen evimin ortasından çıkar" demiş. Bunun üzerine odanın ortasından su çıkmış.


Bi gış günü guru darı bi şey bişirceklermiş. Yakacakları galmamış. Gadın, yakıcak aramaya dışa çıkıyomuş. Amma, soğuktan, fazla uzaklaşamadan dönüyomuş. Her defasında da gız sormuş: "Ayaz mı ana?" derkene oranın adı Ayazmana galmış.


Ayazma adı bu geçen efsanedeki hadisenin sonunda verildiğine inanılmaktadır.


Vidyoda da belirttiğimiz gibi mağara görünümlü yerin uzunluğu 7 metre civarında olup sonunda ise boş bir oda bulunmaktadır. Bir ev görünümünde olup, 1945 yılında yapıldığı ve mesire alanının içerisinde kullanılmaktadır.


Isparta halkı veya hikayeyi bilen diğer ziyaretçiler mağaranın içine girip anne ve çocuğuna dua etmektedirler. Hatta halkın belirttiğine göre; " Akşam ezanından sonra Ayazmana'dan ağlama sesleri" duyulmaktadır.


Sizler için gezip görüntüledik. 

Daha fazla efsanevi hikaye, tarihi yerler, spritüel konular hakkında araştırma yapıp, bilinen ve bilinmeyen hakkında gizemli bir yolculuğa çıkmak için " www.metedoran.blogspot.com.tr " yi ziyaret edip, Sosyal medyalarda bizi CAN METEDORAN veya METEDORAN adı ile bulabilirsiniz. 

                     





       

















Can Metedoran Ayazmana Isparta Dağ Suyu Efsanesi

16 Mayıs 2016 Pazartesi

Vücudumuz için en önemli organ aslında BEYİNDİR. Çünkü;

Güneş, güneş sistemi için ne ise beyin de vücudumuz için odur. Beynimiz sadece vücudumuzdaki önemli faaliyetlerin sürdürülmesini değil, aynı zamanda onların etkin işleyişini de sağlamaktadır. Bu makalede beynimize zarar veren bazı günlük alışkanlıklardan bahsedeceğiz.

Biliyor Muydunuz?

Uyurken kafanızı bir eşarp ya da bere ile örtmek, beyni ihtiyaç duyduğu oksijen miktarından yoksun bırakır aynı zamanda karbondioksit miktarını da arttırır, bu da beyin için oldukça zararlıdır.

Beynin insan vücudu için ne kadar önemli olduğundan bahsetmeye gerek bile yok. Bizi hayvanlardan ayıran ve en üstün tür yapan beynimizdir. Ancak beynimize nasıl zarar verdiğimizin farkında bile değiliz. Yaptığımız bazı zararlı alışkanlıklar nedeniyle beynimizin gücüne ve etkinliğine zarar vermekteyiz, bu da genel sağlığımızı etkilemektedir. Aşağıda beynimize zarar veren bazı gündelik alışkanlıklardan bahsedeceğiz.

-Kahvaltıyı Atlamak:

Bir çoğumuz kahvaltının önemini biliyoruz ama yine de önemsemiyoruz. Kahvaltı sadece günün en önemli öğünü olmakla kalmaz aynı zamanda gün içinde yaptığınız aktiviteler üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Saatlerce uykudan sonra beyin işleyişine başlamak için enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Kahvaltıyı atlayarak sadece beynimizi ihtiyacı olduğu enerjiden mahrum bırakmakla kalmıyor aynı zamanda, yüksek kalorili ve sağlıksız gıda seçenekleri ile kahvaltıyı geçiştirmeye zorluyoruz.

-Aşırı Şeker Tüketimi:

Hepimiz şekerli şeyleri çok severiz. Şeker beynimizdeki ödül merkezlerini uyardığı için ilk tadına baktığımız andan itibaren daha da çok tüketmek isteriz. Aşırı derecede bağımlılık yaratmasının yanı sıra, aşırı şeker tüketimi bilişsel rahatsızlıklar, depresyon ve hafıza sorunlarına neden olabilmektedir.

-Aşırı Yemek:

Sağlıksız beslenme alışkanlığı bulunan kişiler kendilerini kalp yetmezliği, obezite, metabolizma sorunları, ruh halinde değişimler, diyabet ve daha pek çok hastalık için risk altında bırakırlar. Aşırı yemek yemenin de beyin üzerinde aşırı tüketimine benzer şekilde etkisi vardır. Beyne mutluluk hissi verdirten bir hormon olan “dopamin” salgılatır. Aşırı yemek beynin biyokimyasal yapısını değiştirmesinin yanında, vücutta ve beyinde sürekli daha fazla yeme isteği yaratır.

-Sigara İçmek:

Sigaranın zararlı etkilerinin sadece akciğerlerimiz ve kalbimiz üzerine değil, aynı zamanda beynimiz üzerinde de etkisi olduğuna hiç şüphe yok! Nikotin, dopamin salımına neden olmasının yanında beyin korteksinin incelmesine neden olur. Beyin korteksinin incelmesi hafıza bozuklukları, anksiyete ve depresyon ile ilişkilidir, aynı zamanda Alzheimer ve şizofreni riskini de arttırmaktadır.

-İyi Hissetmediğiniz Halde Çalışmaya Devam Etmek:

Kendimizi iyi hissetmediğimiz halde çalışmaya devam ettiğimizde, zaten zayıf olan beynimize daha da fazla sorumluluk yükleriz. Çoğumuz bunu yaptığımızın farkında bile değiliz. Hastalık sırasında beynimiz vücudumuzdaki bakterileri dışarı atabilmek ve bağışıklık sistemini düzenlemek için ekstra çaba harcamaktadır. Yani iyi hissetmediğiniz zamanlarda beyninizi çalışmaya zorlayarak, beyninizin etkinliğine zarar vermekle kalmıyor aynı zamanda sağlığınız için odaklanmasına da engel oluyorsunuz.

-Uykusuz Kalmak:

Uyku beynimizin işleyişi için olmazsa olmazdır. Beynimizin vücudumuzdaki toksinleri temizlemek için gerekli süreçleri başlattığı zamanlar derin uyku döngüleri sırasındadır. Uykusuz kalmak beyin hücrelerini öldürmenin yanı sıra hücresel yenilenmeyi de hasara uğratmaktadır, bu da ciddi bilişsel bozukluklara ve zaten beyin hasarı olan kişilerde nörodejenerasyona neden olabilir.

-Hava Kirliliği:

Soluduğumuz hava çeşitli gazların bir karışımıdır ve diğer gazlara oranla içinde oksijen daha az bulunmaktadır. Bu oksijen beynimiz için hayat kurtaran bir ilaç gibidir. Kirli havayı soluduğumuzda beynimiz için gerekli oksijen gereksinimini karşılayamayız bu da beynimize zarar verebilir.

-Beyni Aktive Eden Aktiviteler Yapmamak:

Beynimiz, beynimizi aktive eden yazmak, düşünmek ve konuşmak gibi aktivitelere ihtiyaç duymaktadır. Beynimizi bu tür aktiviteler ile yeterince meşgul etmezsek beyin korteksimiz küçülebilir. Bu da kesinlikle başınıza gelmesini istemeyeceğiniz bir durumdur.