Yoga, ülkemizde özellikle son 20 yıldır oldukça popüler hale gelmiş, bunun neticesinde ise bu işi ticarete dökmek isteyenler de boş durmamış böylece pek çok ticari yoga okulu açılmıştır. Nerdeyse her derde deva şeklinde pazarlanan bu sistem, pek çok kişiyi kendisine çekmiştir. Kilo vermek isteyenlerden tutun da migren ağrılarını hafifletmek isteyenlere kadar, pek çok insan çeşitli yoga okullarına yüklü miktarda paralar harcamaya devam etmektedir. Ülkemizde (ve genel olarak batılı ülkelerde) Yoga, felsefe ve hayata bakış açısından ziyade Yoga’nın pragmatik faydaları ile popülerleşmiştir.
"Tıpkı, ışığın yansıtıcı bir ajan olmadan gerçekleşmemesi gibi, sonsuz bilinç de ancak çeşitli şekillerde vücuda sahip organizmalarla kendini açığa çıkarır." Yoga Vasistha “Sat Chit Ananda” durumu, yani sonsuz bilinç, mutluluk, Tanrı’nın içinde ancak potansiyel olarak vardır ve bütün evren(ler) bu potansiyelden yayılır. Yani sonsuz potansiyel/mutlak gizem, kendi içindeki sonsuz potansiyeli, varlığa gebe olma durumunu “olura”, varlığa dönüştürmektedir. İşte çok kısaca evrenin, bizim, hayatın anlamı budur. Dolayısıyla sonsuz gizem, “kör edici karanlık” biz ve evren olarak tezahür etmektedir. Aracılığımızla ve bütün canlılar aracılığıyla, kendi kendisini deneyimlemekte, kendi içine bakmakta, kendisini gerçekleştirmektedir. Biz, canlılar ve bütün evren, Tanrı’nın kendisini gerçekleştirmek için kullandığı, kendi içine bakmak için kullandığı, kendisinden ayrı olmayan enstrümanlarıyız.
Mö 800 yıllarına ait Brihadaranyaka Upanishad bu konuda şöyle der:
“Her şey, başlangıçta ayrışmamış bir bütünlüktü….Sonra ayrışmayla isim ve görüntü formları gibi göründü. O, ‘Ben yaratılışın kendisiyim çünkü bütün bu evreni içimden yansıttım” diye düşündü ve her şey oldu….O ayrışmamış potansiyel, kendini bilmek, kendini ifade edebilmek için hiç değişmeden, ilüzyon(maya) sayesinde, her bir görüntü ve form haline geldi böylece, ilüzyon nedeniyle, çok olarak algılandı…..Zaten her şeyi algılayan da yine O`ydu” (Brihadaranyaka Upanishad 1:4:5, 7, 10 – 2:5:19)Yogacılar, kendi felsefelerinin dinlerle ve dinsel mezheplerle hiçbir ilgisi olmadığını iddia ederler ama evren hakkındaki çeşitli açıklamaları bazı mezheplerin yorumlarıyla nerdeyse aynıdır. (örneğin Gaudiya Vaishnavizmi ile) Sadece öğretirken çeşitli Tanrı isimlerini kullanmaktan kaçınırlar. (Krishna gibi) Çeşitli Yoga felsefelerinde kabul edilen yukarda bahsettiğim görüşler, aslında dualist (Dvaita) veya şartlı monist (Vishistadvaita) bakış açısının sonuçlarıdır ve gerçeği açıklama yolunda sadece birer basamak olabilirler, literal olarak alınamazlar. Fakat perenyal ve nihai görüş, Dvaita (Dualizm) değil, Advaita’dır. (İkilik dışı/Monist/Tekçi) Advaita; 108 Upanishad’ta, Tao Te Ching’te, Plotinus’un Ennead’larında, Çeşitli Mahayana Buddhizmi Sutralarında, Zen’de, Valentin Gnostisizminde ve Ibn Arabi gibi Vahdet-i Vücud ekolü tasavvufçularda kendisine yer bulan, evrensel bir görüştür.