30 Kasım 2015 Pazartesi

Edille-i şeriyye ne demektir?


Edille-i şeriyye nelerdir? Edille-i şeriyye kime denir? Edille- şeriyye kaçtır?

Şer'î deliller anlamına gelen edille-i şer'iyye, dinî hükümlerin dayandığı kaynaklara denir. Bu kaynaklar:Kitap,sünnet,icama-i ümmet ve kıyası fukahadır.
Fıkıh usulünde delil, şer'î ve amelî bir hükme götüren şey diye tarif edilebilir. Bunun için âlimler, hem dinî hükmün çıkarıldığı aslı, hem de hükmü elde etmek için kullanılan yöntem ve genel prensipleri delil olarak adlandırmışlardır.
Bu nedenle, hüküm çıkarılmakta asıl olan âyet ve hadisler ile hüküm çıkarma usulü olan icma, kıyas, sahabenin sözü, istihsan, istıslah, ıstıshab gibi metotlar şer'î delil olarak kabul edilmiştir. Ancak İslâm âlimleri, bir bakıma bütün şer'î delilleri temsil eden ve hükümlerin kaynağını oluşturan bir konumda gördüklerinden, bunlardan dördü üzerinde ittifak etmişlerdir; bunlar Kitap yani Kur'ân-ı Kerim, Sünnet, icma' ve kıyastır. Bu delillere edille-i erbaa da denilmektedir.
1. Kitap: Kur'an-ı Kerîm.
2. Sünnet: Peygamberimizin mübârek sözleri, isle-dikleri ve baskalari tarafindan yapilan islerde o isi tasvip mâhiyetindeki sükûtlaridir.
3. Icmâ-i ümmet: Bir asirda, Ümmet-i Muhammed'in müctehidlerinin bir mesele hakkinda ittifak etmeleridir.
4. Kiyâs-i Fukahâ: Bir hâdisenin kitap, sünnet ve icmâ-i ümmetle sâbit olan hükmünü; ayni illete, ayni sebebe ve ayni hikmete dayandirarak o hâdisenin tam benzerinde de isbat etmekten ibârettir.
Ictihad: Ser'î hükmü, ser'î delîlinden çikarma hususunda olanca ilmî kuvvetini sarfetmektir.
Müctehid: Herhangi bir ser'î hükmü âyet-i kerîme ve hadîs-i seriflerden çikaran, kiyas yapabilen büyük âlimdir. Müctehid olabilmek için, bütün islâmî ilimlere vakif olduktan sonra mevhibe-i ilâhî (Allâh vergisi) olan ledünnî ilme de mazhar olmak lâzimdir.

27 Kasım 2015 Cuma

Burçlar ve Perileri

Eski çаğlаrdа insanlar doğduğu zaman kulağına sihirli sözcüklеr fısıldayan pеrilеrin оlduğuna inanılırmış. Sizin pеriniz size neler söyledi ?

Kоc burcunun perisi: Paradise
Paradise yani Cennet isimli perinin engelleri ortаdаn kaldiran Salamanderlerin (bir tur kertenkele, ejderhа) ruhlarinin prensesi oldugunа inanilir, о yuzden bir kertenkele resmiyle temsil edilir. Ates elementinin sеmboludur. Dogdugunuzda bu peri kulaginiza sunlari fisildar:
Cok canli ve hayat dolu olacaksiniz
Her seye mеydan okuyаcаcаksiniz
Baskalarinin cesaret edemeyecekleri seylere cesaret edeceksiniz .


Bоga burcunun perisi: Vivian
Vivian, mitolojide maddi zenginlik getiren, yeraltindaki hazinеlеrin bеkcisi cuce gnomе'lerin prensesidir. Dogdugunuzda bu peri kulaginiza sunlari fisildаr:

Dоlu dolu bir hayat yasayacaksin
Cok hassas biri olacaksin
Bulbul kadar guzel sesli olacak, sarki sоyleyeceksin
Comеrtliginlе kalpleri kаzаnаcаksin
Guclu olacaksin .

Ikizler burcunun pеrisi: Mеlior
Melior, nese ve mutluluk elflerinin prensesidir. Dogdugunuzda bu peri kulaginiza sunlari fisildаr:

Ebеdi gеncligin sirlarina her zaman vakif olacaksiniz
Parlak bir zekaniz olacak
Hаyаl gucunuz sizi buyulu yerlere ulаstirаcаk .

Yengec burcunun perisi: Melusina
Mitolojide, Melusina, gercek aski getiren Ondine, yani deniz kizlarinin perisidir. Dogdugunuzda bu peri kulaginiza sunlari fisildar:

Kalpleri aciyla dolu olanlara yardim edeceksiniz
Cocuklari cok seveceksiniz
Sihirli ve yaratici bir dunyaniz olacak
Cok guclu sezgilere sahip olacaksiniz
Nazik ve sefkаtli olacaksiniz .

Aslan burcunun pеrisi: Mоrgan
Morgan, mitolojide buyuk fikirleri gerceklestirmenizi saglayan ejder ruhunun prensesidir. Dogdugunuzda bu peri kulaginiza sunlari fisildаr:

Guclu bir kisiliginiz olacak
Ahlaki degerlere cok bagli olacaksiniz
Hayatin inis cikislarina dayanacaksiniz
Cok alcak gonullu olacaksiniz
Arkadaslariniza hep yol gostеrеcеksiniz .

Basak burcunun perisi: Urgania
Mitolojide Urgania, talih ve pаrа getiren yer alti hаzinelerinin koruyucu elflerinin prensesidir. Dogdugunuzda bu peri kulaginiza sunlari fisildаr:

Her zaman cok sansli olacak
Keskin gozunuz hicbir аyrintiyi kacirmayacak
Asla pes etmeyeceksiniz
Eviniz buyulu bir krallik olacak
Vazifеlеrinizi asla ihmal etmeyeceksiniz .

Tеrazi burcunun perisi: Holda
Hоlda perisi firsatlar yakalamanizi saglayan Sylph'lerin perisidir. Dogdugunuzda bu peri kulaginiza sunlari fisildаr:

Her zaman ahenkli, uyumlu bir yasaminiz olacak
Guzel ve cekici olacaksiniz
Ruhunuz hep taze kalacak
Bunalimlara karsi koyacaksiniz .

Akrep burcunun perisi: Estrella
Estrella mitolojide, аsktа beklenmedik sans getiren deniz kizlarinin yani Ondin'lerin prensesidir. Dogdugunuzda bu peri kulaginiza sunlari fisildar:

Her zaman kullerinden yeniden dogаn Phoеnix yani Anka kusu gibi guclu olacaksiniz
Hayattan buyuk zevk аlаcаksiniz
Hayatin gizemli yаnlаrini cozeceksiniz
Sezgileriniz size rеhbеrlik edecek
Dаglаri yerinden оynatacak kadar guclu olacaksiniz .

Yay burcunun perisi: Glasting
Glasting perisi, mitolojide bilgelik perisi olаrаk taninan ejder ruhunun perisidir. Dogdugunuzda bu peri kulaginiza sunlari fisildar:

Cok iyimser olacaksin
Ruyalarini gerceklestirmek icin her yоlu deniyeceksin
Tutkulu ve hirsli olacaksin
Affеdici olacaksin
Buyuk bir yasama enerjisine sahip olacaksin .

Oğlak burcunun perisi: Titanya
Titanya, altindaki hаzineleri kоruyan elflerin Kralicesi. Dogdugunuzda bu peri kulaginiza sunlari fisildar:

Hafizan bir fil kadar guclu olacak ,
Yаlаn soylemeyeceksin ve cesur olacaksin ,
cаbuk ve iyi ogreneceksin .

Kova burcunun perisi: Ariel
Mitolojide, Ariel, nese ve mizah аnlаyisi saglayan Sylph prensesine verilen isimdir. Dogdugunuzda bu peri kulaginiza sunlari fisildаr:

Nereye gidеrsеn git orada iz birakacaksin ,
Cok yaratici olacaksin
Buyuk bir sanatci olacaksin
Sana ihtiyac duyаn herkese yardim edeceksin ,
cok zeki olacaksin .

Balik burcunun pеrisi: Selkie
Selkie, mitolojide Ondine'lerin yani deniz kizlarinin prensesidir, genellikle yаnindа bir fok baligiyla resmedilir, evlerimize ahenk ve nese getirir. Dogdugunuzda bu peri kulaginiza sunlari fisildar:

Altinci bir duyuyla odullendirileceksin
Her seye uyum saglayabileceksin
Sаnаtci bir ruhun olacak
Cok hosgorulu olacaksin
Ruhsal alеmе cok ilgi duyacaksın

Peri İsimleri ve Anlamları

Alysa : Çekici gücü olan.

Alzena : Kadin.

Amber-Jewelle : Turuncu güzellik.

Ambrosine : Olumsuzluk.

Amelinda : Sevilen.

Araxia : Irmaktan gelen.

Aurelie : Olumsuzluk.

Azura : Gökyüzü elmasi.

Caelia : Perilerin Kraliçesi.

Calista : Muhtesem güzellikte olan.

Candace : Renk degistiren.

Carita : Ay isigi.

Cerylia : Bir deniz kusu.

Celinette : Ay.

Christalle : Saydam.

Chryseis : Altin.

Clairette : Temiz.

Cymbeline : Melodi.

Delicia : Lezzetli.

Elgiva : Peri hediyesi.

Eloiny : Degerli.

Elysia : Mutlu.

Euclea : Basarili.

Evvie : Hayat.

Faylinn : Peri Kraliyetleri.

Fialka : Menekse.

Gaea : Yeryüzü Tanriçasi.

Jewele : Pirlanta.

Melissa : Su Perisi.

Nata : Dans.

Nyx : Gece Perisi.

Rosalva : Gül.

Sarette : Prenses.

Shea : Peri Sarayi.

Sorcha : Karanliklarin Prensesi.

Tania : Perilerin Kraliçesi.

Xylia : Orman.

26 Kasım 2015 Perşembe

Cumamız mübarek olsun. CAN METEDORAN

Belki kalbindir acıyan....
Belki kalbindir acıyan. Belki bedenin. Belki de ruhundur kıvranan. Belki de bin bir türlü muamma. Her ne durumda olursan ol diline yakışır bu dua. La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimi. Ya Rabbi; Razı olmadığın şeylerden ne yapmışsak hepsini affet. 

Dua ile cumamız mübarek olsun.

CAN METEDORAN

25 Kasım 2015 Çarşamba

Batın İlmi ve Ledün İlmi (İlm-i Batın / İlm-i Ledün)


Resûl-i Ekrem (Sallallahu aleyhi vesellem) Efendimiz:
- Bu ulema kimdir? Onu beyan eder. Şu hadîs-i şerîflere dikkat! Kötü hocalar ulemayı Sû, diye isimlendirilir.
İyi ulemâ şudur ki, İlmi Ledün sahibi bunlardır. Varis-i Enbiya bunlardır. Nitekim Ebû Naim kitabında Enes ibn-i Malik (Radiyallahu anhu)’dan nakleilmiştir ki, o zat, Resûlullah'ın altı sene tamamen hizmetinde bulunmuştur.

عَنْ اَنَسِ ابْنِ مَالِكٍ رَضِيَ اللّٰه عَنْهُ اَنَّهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:
اَلْعِلْمُ عِلْمَانِ فَعِلْمٌ ثَابِتٌ فِى الْقَلْبِ فَذَاكَ الْعِلْمُ النَّافِعُ وَعِلْمٌ فِى اللِّسَانِ فَذَاكَ حُجَّةُ اللّٰهِ
عَلٰى عِبَادِه۪ (ابو نعيم)
İşte Enes İbn-i Malik (Radiyallahu anhu)’dan Resûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem):
“ilim ikidir: Biri kalpte sabit olan batını Ledün ilmi ve Maneviyat ilmidir. İşte en menfaatlı ilim budur. Bir ilim de, dilde lisandaki ilimdir, kitaptır. Bu da Allah'u Teâlâ'nın kullarına hüccetidir, hüccettir.”[1] (insanları inandırabilmek için delildir) diye buyurmuştur ki, Ulema-i ümmet bu iki ilimle çalışıp huzura erenlerdir.
İşte yukarıdaki ayetlerde vesile arayınız. Allah'u Teâlâ'ya yakınlık için dediği bunlardır. Bunlar ulema-i ümmettir. Bunlar Arif-i Billahtır. Bunlar her zamanda vardır. Nerede bulayım deme, sen cidden Allah'u Teâlâ'ya yakınlık dilersen ya onu sana getirir ya seni ona götürür, kavuşturur. Bunlar yeryüzünde her zaman bulunur. En az kırk veya üç yüz, yediyüz'dürler. Daha bu kitabı ileriye doğru okursan neler öğrenirsin. İnşallah'u Teâlâ. Bu aranacak zatların ilmini beyanen şöyle buyuruyor.

عَنْ اِمَامِ عَلِىٍّ رَضِيَ اللّٰه عَنْهُ اَنَّهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:
عِلْمُ الْبَاطِنِ سِرٌّ مِنْ أَسْرَارِ اللّٰهِ تَعَالٰى وَحِكَمٌ مِنْ حِكَمِ اللّٰهِ يَقْذِفُهُ فِى قُلُوبٍ مَنْ
يَشَاءُ مِنْ عِبَادِه۪ (الديلمى)
Ed-Deylemi kitabından, İmam-ı Ali (Radiyallahu anhu)’dan Resûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem):
“Batın ilmi bir sırdır. Allah'ın sırlarından ve hikmetlerinden bir hikmettir. Onu dilediği kullarının kalbine koyar,”[2] buyurmuştur.
İşte bu zatlar Resûlullah'ın şeriatı ve tarikatı ile amel ederler, Allah'u Teâlâ'ya sevilirler. Bunlara hem zahir ilmini, hem de batın ilmini verir. Yalnız şeriatla amel edip tarikata kulak asmayanlar bu sırra, bu hikmete eremezler. Yukarıdaki ayetlerde arayınız dediği bunlardır. Bunlar Resûlullah'ın halifeleridirler. İşte burada (Hakka Vuslat) haberlerini veriyor. (Hakka vuslat Allah'u Teâlâ'ya kavuşmaktır.)

24 Kasım 2015 Salı

Nefis Mertebeleri ve Ceviz Benzetmesi


Sufi anlatımında ceviz yalnızca hakikati değil aynı zamanda hakikate giden yolu da anlatmada en güzel simge olarak seçilmiştir.
Ceviz tümüyle nefse benzetilmiş ve dıştan içe doğru nefsin perdelerinin kaldırılmasıyla hakikate, yani öze nasıl ulaşılacağının bir göstergesi olarak kullanılmıştır.
Cevizin en dış kabuğu yeşil ve acı olan kabuğu Nefs-i Emare ye benzetilmiş.
Onun soyulmasıyla ortaya çıkan sert tahta kabuk Nefs-i Levvame ye,
onun soyulmasıyla ortaya çıkan kalınca kahverengi bir zar olan kabuk Nefs-i Mülhime ye
onun soyulmasıyla ortaya çıkan şeffaf ince sarımsı kabuk ise Nefs-i Mutmainne ye benzetilmiştir.
Bu şeffaf kabuk artık özü gizlemez ve özü gören iç göz de mutmain olur. Şeffaf kabuğun soyulmasıyla insan beynine benzeyen kıvrım, kıvrım cevizin kozu ortaya çıkar. Bu ise Nefs-i Raziyenin simgesi sayılır.
Bu kozun ezilip yağının ortaya çıkarılmasına Nefs-i Marziyye,
yağın içindeki kudrete de Nefs-i Safiye denmiştir.
Bu yedi aşama aşılarak öze yani Öz sırra erildiği anlatılmak istenir.
Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat Kavramlarını en güzel şekilde Mevlananın talebesine şu öğüdü anlatıyor, Sayın: Şafak Demirkaya Huu. -ŞERİAT, TARİKAT, HAKİKAT, MARİFET-
.
Hz. Mevlana, şeriat, tarikat, hakikat ve marifet arasındaki farkı soran bir öğrencisine; “Karşı medresede rahlelerine eğilmiş ders çalışan dört kişi var. Sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar at sonra gel sana anlatayım” diye buyurur.
Öğrenci gider, birincinin ensesine bir tokat akşeder. Tokadı yiyen derhal ayağa kalkıp arkasını döner ve daha kuvvetli bir tokatla Hz. Mevlana’nın öğrencisini yere yıkar. Bu kez ikincisine tokat atar. O da derhal ayağa kalkar ve elini kaldırır. Ancak tam tokadı atacakken vazgeçip yerine oturur. Üçüncü tokatı yiyince, şöyle bir kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam eder. Dördüncü ise, tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmaz.
Bunun üzerine öğrenci durumu Mevlana Hazretleri’ne anlatır. Mevlana Hazretleri şöyle buyurur;” Birinci şeriat kapısını geçememiş biri idi. Şeriatta kısasa kısas olduğu için, tokadı yiyince kalktı, aynısını sana iade etti. İkinci, tarikat kapısındadır. Tokadı yiyince tam iade edecekti ki, tarikat öğretisinde verdiği söz aklına geldi; “Sana kötülük yapana bile iyilik yap” Onun için döndü, oturdu.
Üçüncüsü hakikat kapısına kadar gelmişti. İyinin ve kötünün tek Yaradan’dan geldiğini bildiği için, Yaradan bu kötülüğe hangi iblisi alet etti diye, merakından şöyle bir dönüp baktı. Dördüncü, hakikat kapısını da geçmiştir. İyinin ve kötünün tek sahibi olduğunu ve aynı olduğunu bildiği için, dönüp bakmadı bile!..”
Niyazi Mısri'ninde konu hakkında söylediği sözler.

Şeriatin sözleri hakîkatsiz bilinmez,
Hakîkatin sözleri tarîkatsiz bulunmaz.
Savm u salâtu zekât, günâh kirin mahveder,
Darb‐ı zikir olmasa gönül pası silinmez.
Sil gözünü dön andan bak göresin kendi özünü,
Hakîkatin güneşi doğmuş durur dolanmaz.
Kavseyn“e erişince varır gelir gemiler,
Ev‐ednâ“nın bahrına hergiz gemi salınmaz.
O deryâya dalmağa can terkin urmak gerek,
Cânına kıymayınca o deryâya dalınmaz.
Bu sûretin libâsın ver gayriye Niyâzî,
Ol bahre dalar isen şâyet geri gelinmez.

Gizemli Sır Part 3


★ Bilim Dünyasında şok etkisi yaratan ''Durduk yere yanma'' olayı
İngiliz bilim adamları tarafından yavaş yavaş ortaya çıkıyor, her yeni bir bilgi yeni bir gizemi ortaya çıkarıyordu.
★ Acaba insanın içinde vücudunun ısısını ayarlayabilecek bir mekanizma mı var ve kendiliğinden yananlar bilmeden bu mekanizmayı mı harekete geçiriyorlardı ?
★ Son zamanlarda gerçekleşen bir yanma olayı herkesin gözü önünde cereyan etmiştir. İngiltere de nişanlısı ile dans ettikten sonra pistten ayrılan genç kız üzerindeki elbiselerin altından vücudu aniden tutuşmuştur. Yüzlerce kişinin gözü önünde bir alev yığını haline gelmiş alevler güçlükle söndürülmüş fakat geç kalınmış ve bir kül yığını haline gelen genç kız ölmüştür.
★ Bugüne kadar ileri sürülmüş bir çok teori arasından iki tanesi üzerinde durulmaya değer görülmektedir. Araştırmacı Livingstone Georkart kendiliğinden yanma olaylarının büyük kısmının yeryüzündeki manyetiğin değişmeleri en fazla olduğu anlara rastladığını keşif etmiştir.
★ Atmosferin dışında elektrik yüklü parçacıklardan oluşan iyon tabakası bulunur. İyon tabakasının dışında da yine bir elektrik alanı olan magnetosfer vardır bu iki alan arasındaki etkileşim dünyaya tesir eden bir elektromanyetik güç etkisi sağlar ve buda çok nadir gerçekleşen ''Kendi kendine yanma'' olayının gerçekleşmesine sebep olur.
★ Bir diğer teori ise ''Mikrodalga Fırınların'' çalışma prensibi üzerine kuruludur. Bilindiği gibi Mikrodalga fırınlar içerisine konulan gıdalar kısa sürede pişmesine rağmen Mikrodalga fırınlar bu ısıdan etkilenmez. Çok nadir de olsa bir takım insanlarda buna benzer bir oluşum gerçekleşir ve ''İçten yanma'' olayı aktifleşir. Yanma işlemi Mikrodalga enerjisi türünde olduğundan dolayı kişi kömüre dönüşse dahi etrafında bulunan hiç bir madde zarar görmez. Üzerindeki kıyafetler bile...
★ Tabi bu teorilerin ikisi de daha araştırma safhasında olduğundan kesin sonuçlar elde edilememiştir.
Kendiliğinden yanma olayları Evrenin hala çözülmemiş sırlarından biri...

Gizemli Sır Part 2


★ Dr.Merille kendi kendine yanan insanların yanma nedenini kendince ''Psikolojik bir hastalık'' olarak nitelendirmişti. Ona göre yanan insanlar bir çeşit negatif enerji üreterek kendi kendini yakıyordu.
★ Bu yüzden yanan kişilerde bulunan özellikleri taşıyan onlarca denek buldu ve onlara testler uygulamaya başladı. Bir şekilde bu deneklerden yola çıkarak hastalığın sırrını çözeceğine inanıyordu.
★ Ama sonra dünya medyasını ayağa kaldıran o olay gerçekleşti.
★ Dr.Merille test uyguladığı bir denek ile birlikte test odasında ölü bulunmuştu. Ölüm sebebi olarak ta otopsi raporunda :
★ ''Kendi kendine yanmak'' gösterilmişti.
★ Dr.Merille'den önce sağlam bir araştırma konusu olamayan ''Kendi kendine yanma'' olayı Dr.Merille'nin esrarengiz ölümünden sonra dünya kamuoyunda büyük bir yankı uyandırdı.
★ Bazı gazeteciler bu hadiselerle ilgili bilgi topluyorlar . Tıp dergilerinde yazılar yazılıyor fakat doğru dürüst hiçbir netice alınamıyordu. Daha sonra İngiliz bilim adamları dehşet verici bir sonuçla karşılaştı.
★ Böyle bir yanma olayı ya yanan yapayalnızken oluyor ya da birkaç kişi iseler o zaman hepsi birden yanıp ölüyorlar. Yani hadiseye canlı şahit bulunmuyordu...
★ Kendiliğinden yanma olayları incelendikçe çok enteresan durumlar ortaya çıkıyordu.
★ Elbiselerinde hiçbir yanık izi olmayan ama bedeni kömür haline gelen kurbanlar işi daha esrarengiz bir duruma sokuyordu. Araştırmalarda dikkati çeken bir diğer hususta olayın kurbanlarının genel de ses seda çıkarmadan ve kurtulmaya çalışmaksızın yanmalarıydı...
★ Ama gerçek anlaşıldı, olay aslında çok daha farklıydı. Yanan insanlar ''Dıştan içe doğru'' değil, ''İçten dışa doğru'' yanıyordu. Oysa yanma işlemi dıştan içe doğru gerçekleşirdi.
Gizem artıyordu...

Gizemli Sır.. Part 1


★ Dünyadaki en büyük esrarlardan bir tanesi de hiçbir sebep yokken yanıp kül olan insanlardır. Evet bu size çok tuhaf gelebilir ancak yüzyıllardan beri hiçbir sebep yokken durduğu yerde yanıp ölen insan vakaları oluşmakta ve bunun nedeni de bugüne kadar çözülemeyen bir gizem...
★ İşin en anlaşılmaz tarafı da insanın yanıp kemiklerinin bile kül haline geldiği bir ortamda etrafta bulunan eşyaların hatta bazı vakalarda yananın üzerindeki elbiselerin bile hiçbir hasar görmediğidir.
★ Tıbben bir insanın yanabilmesi bilhassa kemiklerinin kül haline gelebilmesi için çok yüksek bir ısı (1500 santigrad derece) Birde bu ısının uzun bir zaman devam etmesi gerekir (en az iki saat).
★ 1731 senesinde akşam yatağına yatan ve uykuya dalan bir kadın ertesi günü sabah odasına kendisini uyandırmaya gelen hizmetçisi tarafından feci bir şekilde yanarak bir kül yığını haline gelmiş bir halde bulunmuştur.
★ Odanın her yeri is ve kurum içindeydi ve küller her tarafa uçuşmaktaydı. Fakat yatağından 1.5 metre ötede yanan kadın kül yığını haline geldiği halde ne yatağı ve çarşafları nede odanın mobilyaları hasar görmemişti.
★ Yetkililer çok ayrıntılı bir araştırma yapmışlar fakat yanmanın sebebini bulamamışlardır. Zira odada yangın çıkması için sebep yoktu ne ateş vardı nede ateş çıkaracak bir şey. Odada ki eşyalar hatta yatak çarşafları bile hiç yanıksız duruyorlardı. Bu sonradan kayıt altına alınmış ” kendinden yanma” olayları arasında ilk örneklerden biri kabul edildi.
★ 18. yüzyılda çok sayıda kendinden yanma vakası tespit edildi fakat ilim adamları ve doktorlar bir türlü bu yanmalara bir ad koyamıyorlardı. Dr. Merille, Fransa'nın Caen şehrinde bu olaylar ile ilgili geniş çaplı bir araştırma yaptı. Kendi kendine yanıp kül olan bir başka adamın uşağıyla konuştuğunda ise çok ilginç şeyler öğrenmişti. Uşağın kendisine söylediklerini günlüğünde şu şekilde anlatıyordu Dr.Merille :

★ ” Kimileri bu yanmaları Tanrının gazabı olarak görmektedir, bu korku eski çağlardan beri vardır. Onları Tanrının gazabı yok ediyor. Tanrının yakıcı nefesi onları kül haline getiriyor. ”
★ Oysa gerçek çok daha sonra anlaşıldı. Gerçeği bulan yine aynı doktor Dr.Merille idi. Kendi kendine yanan insanların sırrını çözmüştü... Ama bu onun için hiçte iyi olmayan sonuçlar doğurdu... Bunu yapmamalıydı...

22 Kasım 2015 Pazar

Dolunay Ritüeli: Serbest Bırakma


Dolunayın enerjisi yardımıyla istemediğiniz durumlardan, olaylardan, düşüncelerden, kişilerden vs... kurtulun!

Binlerce yıldır atalarımız ayın gücünden ve enerjisinden etkin şekilde yararlanmış olmalarına rağmen, günümüz modern dünyasında bir çoğumuz evrensel enerjilerin varlığına ve döngüsüne gereken önemi vermemekteyiz. Hemen hemen her kültürde güneşin, ayın, toprağın, suyun, çeşitli bitkilerin, doğal taşların, metallerin vs.. güçlerinden yararlanılarak istenilen enerjilerin hayata çekilmesi ya da istenmeyen enerjilerden arınma ritüelleri ve çalışmaları gerçekleştirilir.

Özellikle mayalar, druidler, şamanlar vs.. gibi bir çok eski medeniyette yaşayan kişiler, yapacakları işleri ayın ve güneşin döngüsüne göre ayarlayıp, evrensel güçlerden yararlanmak için çeşitli ritüeller yapmaktaydılar. Bunlar arasından basit bir örnek vermek gerekirse, yeni ay zamanını yeni bir girişime başlamak için, dolunay zamanını ise istenmeyen bir durumdan, duygudan, kişiden, olaydan vs.. kurtulmak ya da arınmak için kullanmaktaydılar.


Bugün dolunay zamanı olduğu için, sizlerle dolunayda yapabileceğiniz basit ve rahatlatıcı bir "dolunay serbest bırakma ritüeli”ni paylaşmak istiyoruz. Ritüel için en gerekli olan şeyler ise "niyet” ve "konsantrasyon”dur. Bunlar haricinde kullanacağınız malzemeler ise evinizde bulunan ve ekonomik malzemelerdir.

Ritüele Hazırlık:

Öncelikle ritüeli gerçekleştireceğiniz ortamın temiz ve derli toplu olması önemlidir. Ayrıca ortamı negatif enerjilerden arındırmak için adaçayı bitkisini bir kibrit ile yakarak odanın kapıları kapalıyken odayı tütsüleyebilirsiniz. Aynı işlemi sevdiğiniz bir doğal tütsüyle de gerçekleştirebilirsiniz. Tütsüleme işlemini takiben odanın kapı ve pencerelerini açarak negatif enerjilerin ortamı terk etmesini dileyiniz. Daha da iyisi ritüeli, dolunayı görebileceğiniz açık bir mekanda ya da balkonunuzda yapmanızdır. Ritüeli gerçekleştirmek için yere dilediğiniz büyüklükte temiz bir örtü serdikten sonra oldukça basit bir altar hazırlamalısınız. Bunun için ihtiyacınız olan malzemeler:
Bir kase içinde bir miktar tuz (tercihen Himalaya tuzu ya da deniz tuzu),
Birkaç adet mum (içinizden gelen renkleri kullanın),
Bir bardak ya da kase dolusu içme suyu (mümkünse ay ışığının suyun yüzeyine yansımasını sağlayın),
Tercihen sevdiğiniz bir tütsü,
Kağıt yakmaya uygun boş bir metal ya da porselen kap,
Temiz bir parça kağıt ve kalem,
Uğuruna inandığınız ya da size pozitif enerji verdiğini hissettiğiniz objeler (çiçekler, buda heykelciği, hayvan bibloları, çeşitli kristal ya da doğal taşlar vs.. gibi).

Tüm bu malzemeleri yere serdiğiniz ve üzerinde ritüeli gerçekleştireceğiniz örtünün üzerine, hepsini aynı anda görebilecek şekilde, istediğiniz şekillerde yerleştirebilirsiniz.

Altarınızı hazırladıktan sonra, büyükçe bir kaba dolduracağınız ılık suyun içerisine yarım fincan elma sirkesi ve 4-5 çorba kaşığı Himalaya veya deniz tuzunu katın. Bu karışımı negatif enerjilerden arındırmak istediğiniz hemen her şey için kullanabilirsiniz. Alacağınız ılık duş sonrasında bu karışımı başınızdan aşağı döküp birkaç dakika bekleyerek tüm günün negatif titreşimlerinden kurtulacaksınız.

Ritüele hazırlık öncesinde aldığınız duştan çıkmadan önce hazırladığınız arındırıcı karışımı, tüm vücudunuza dökmeden önce "Bu arındırıcı karışım fiziki bedenimi ve enerji bedenlerimi arındırarak, negatif enerjilerden temizliyor, beni arıtarak saflaştırıyor” şeklinde niyet edebilir, dilerseniz niyetinizi suya bakarak ve sesli olarak da 3 kez tekrarlayabilirsiniz. 1-2 dakika bekledikten sonra durulanabilirsiniz. Durulanırken gözlerinizi kapatıp birkaç dakika boyunca vücudunuzdan akan suyun, tümüyle sizi arındırdığını imgeleyin. Duş sonunda ne kadar rahatladığınıza şaşıracaksınız.

Ritüele başlamadan önce temiz, bol ve rahat kıyafetler giyin. Mümkünse pamuklu ve organik kumaşları tercih ediniz. Dilediğiniz takdirde, daha fazla rahatlamak için meditasyon müzikleri ya da doğa sesleri kaydedilmiş CD’lerden yararlanabilir, 1 kadeh şarap içebilirsiniz. Fakat şarap dışında diğer alkollü içecekleri tercih etmemeniz ve 1 kadehten fazla şarap tüketmemenizçok önemlidir. Aksi takdirde çalışmanızdan istediğiniz verimi alamayabilirsiniz.

Ritüel:
Yere serdiğiniz örtünün üzerine rahat hissedebileceğiniz şekilde oturun ve mumlarınızı yakın. Ritüel öncesinde sizi koruyacağına inandığınız olumlama cümlelerini, duaları ya da mantraları tekrar edebilirsiniz.

Dolunayda her zaman "serbest bırakma” ritüelleri uygulanacağından, kurtulmak istediğiniz durumu, olayı, kişileri, hislerinizi vs.. ne varsa maddeler halinde kağıda yazın ve hatta neden kurtulmak istediğinizi de belirtin. Fakat cümleleri kurarken "şimdiki zaman”a ait cümleler kurun.  Cümleleriniz asla "gelecek zaman”a ait olmamalıdır.

Örneğin size acı veren eski ilişkinizden kurtulmak için aşağıdaki olumlamayı deneyebilirsiniz:

"Bana acı veren eski sevgilimden ve ilişkimden kurtuluyor, onu ve kendimi serbest bırakıyorum. Onunla yaşayarak edinmem gereken tecrübeleri edindim ve dersimi aldım. Fakat bu ilişki artık benim kişisel gelişimime hizmet etmiyor. Ona karşı hissettiğim duygulardan kurtulmak benim elimde ve bu güce sahibim. Onu ve ilişkimi geçmişte bırakıyorum ve bu sayede özgürleşiyorum. Acı geçmişte kaldı, huzursuzluk geçmişte kaldı, hayal kırıklıkları vs.. geçmişte kaldı… Artık onu ve ilişkimi geçmişte bırakarak özgürleşiyorum. Artık bitti… Artık bitti… Artık bitti… Artık özgürüm… Artık özgür olduğuma göre kendimi daha yüce sevgilere ve yüksek enerjilere açıyorum. Benim ve bütünün hayrına olması dileğiyle, teşekkür ederim…”

Ya da kurtulmak istediğiniz şey borçlarınız, istemediğiniz kişisel davranışlarınız, duygularınız, etkisinden kurtulmak istediğiniz bir olay vs… her şey olabilir. Bahsedilen konular hakkında pratik olumlama kalıplarını kullanmak yerine kendi belirlediğiniz sözcükleri kullanabilirsiniz. Olumlarınız kısa ya da uzun cümleler olabilir. Önemli olan şey "inanç enerjisi” haricinde "şimdiki zaman” kipini kullanmanızdır. Bir de terk etmek istediğiniz şeyin yerine gelmesini istediğiniz durumu veya olayı da yazın. Çünkü evren o kadar mükemmel bir dengeye sahiptir ki hiçbir şekilde boşluk bırakmaz! Mesela "kilolarımdan kurtuluyorum” dediğinizde, "artık daha sağlıklı ve ince bir bedene sahibim” de deyin. Ya da "değersizlik duygumdan kurtuluyorum” dediğinizde "ben de evrenin bir parçası olduğuma göre eşsiz, değerli ve özgüven sahibiyim” diye niyet edin.


Aşama aşama yapmanız gerekenler:

Kurtulmak istediğiniz durumları kağıda yazın.
Yazdıklarınızı 5 kez sesli olacak biçimde tekrarlayın.
Gözlerinizi kapayarak kurtulduğunuzda nasıl hissedeceğinizi gerçekten "hissedin”.
Elinizdeki metal ya da porselen kabın içerisinde kağıdınızı yakarken kağıdın yanışını izleyin ve ateşin kağıtta yazanları da erittiğini bilin. Küller elinize ya da vücudunuza hiçbir şekilde değmemeli…
Külleri denize atabilir, toprağa gömebilir ya da lavoboya dökerek musluğu açabilir ve onlardan kurtulabilirsiniz.

Külleri döktükten sonra altarınıza geri dönün, dileklerinizin gerçekleştiği için şükredin ve teşekkür edin. Bazı dilekleriniz hemen gerçekleşmese de onlar gerçekleşmişler gibi teşekkür etmelisiniz.
Ay ışığının vurduğu suyu içerek bu suyun sizi arındırdığını ve enerjiyle doldurduğunu hissedin. Dilerseniz ritüelin başında yaptığınız gibi sizi korunduğunu ya da arındırdığını düşündüğünüz dua, mantra, olumlama tekrarlayabilirsiniz. Ritüelinizin bittiğini kendi kendinize söyledikten sonra ayağa kalkın ve altarınızdaki eşyaları toplayın.

Son olarak yaptığınız ritüeli ve niyetlerinizi unutun. Niyetleri sürekli aklınızdan geçirmenize gerek yoktur. Verdiğiniz enerji evrene yayılmıştır ve bitmesi gerekenler bitmiştir…
Ay, psişik güçler, 6. his, algılar ve dişilikle ilgili bir gök cismi olduğundan sezgilerinizin güçlendiğini görebilirsiniz. Özellikle ritüeli yaptığınız gece gördüğünüz rüyalar size yol gösterici ve mesaj verici olabilir.

"Ay”ın enerjisinin sizi arındırması dileğiyle.

13. Cuma Ritüeli Anlamı..

13. Cuma, herhangi bir ayin 13'ünün Cuma gününe denk gelmesine denir. Bu günü, iyi ya da kötü olarak niteleyen farkli toplumlar ve bakisaçilari vardir. Miladi takvime göre 13. Cuma yilda en az bir en fazla ise üçkere meydana gelir.
Halk bilimcilere göre 19. Yüzyildan önce 13. Cuma korkusundanbahseden yazili bir belge yoktur. 13. Cuma'ya dair bilinen en eski göndermeyeise 1869'da yazilan Gioachino Rossini'nin biyografisinde, su satirlarda rastlariz:
"Son anlarinda Rossini'nin etrafi, ona karsi sevgi dolu ve ona hayran arkadaslariyla sariliydi ve sanki dogruymusçasina, pek çok Italyan'in da dedigi gibi, o da Cuma'yi ugursuz birgün ve 13'ü ugursuz bir sayi olarak nitelerdi, dikkate degerdir ki ölümü 13 Kasim Cuma günü gerçeklesmistir." Birçok gelenek gibi batil inançlarin da çogu agizdan agiza geçerek günümüze ulasmistir ve bunlarin kökenleri hakkinda çok fazla bilgisahibi olamayiz. Ancak tahminler ve fikir yürütmelerle, konuya dair genel bir görüs elde etmek de mümkündür.
13. Cuma hakkindaki teorilerden biri bunun günümüzde ortaya çikmis oldugunu söyler. Teoriye göre 13 sayisinin ve Cuma gününün ugursuzlugu çok eskilere dayanir ve bu iki batil inancin bir birlesimi olarak 13. Cuma günümüzde kendine özel bir yer edinmistir.
Ugursuz 13 
Nümerolojide, 12 sayisinin tamligi simgeledigi ifade edilir.Yilin 12 ayi, burçlarin 12 elemani, saatin 12'ye bölünmüs olmasi, Yahudilerin12 kabilesi, Isa'nin 12 havarisi, Olimpos'un 12 Tanrisi gibi sebepler yüzünden... 13 sayisinin ise bu siniri, kutsal ya da dogru kabul edilen seyleri asan sayi oldugu için ugursuz görüldügü düsünülür. Ayrica 13 sayisini içeren bir baska batil inanca göre,masaya 13 kisinin oturmasi yemektekilerden birinin ölecegine isarettir. Bununise, Isa'nin son aksam yemegi ya da Iskandinav mitolojilerinden kalma birinanis oldugu düsünülmektedir.
Ugursuz Cuma 
Cuma hakkindaki en eski ugursuzluk yakistirmasi 14. yüzyilda yazilan Canterbury Hikayeleri'nde geçer. Ayrica bugüne dek de pek çok kisi Cuma'nin bir ise ya da yolculuga baslamak için ugursuz birgün oldugunu söylemistir. 1800'lerden beri Karanlik Cuma olarak ifade edilen borsa çöküsleri ve bunun gibi felaketler de Cuma'nin insanlarin zihnindeki yerini iyi bir yere tasimamistir.
Hristiyanliga göre, Isa'nin da bir Cuma günü çarmiha gerildigini hatirlatmakta fayda var.
Tapinak Sövalyeleri 
13. Cuma'nin ugursuzluguyla ilgili bir baska uzman görüsü de sunu söylemektedir:
Tapinak Sövalyeleri, 1118'de Hristiyan hacilarini haçli seferleri boyunca korumak üzere bir araya gelmis kendini dine adamis askerlerdi. Iki yüzyil boyunca Tapinak Sövalyeleri olagandisi bir sekilde güçlendiler ve zenginlestiler. Bu güçten rahatsizlik duyan ve zenginliklerine göz diken Kral Philip, Fransa'daki tüm tapinak sövalyelerinin tutuklanmasi için toplu tutuklama emri verdi. Bu tutuklamalarin gerçeklestigi tarih 13 Ekim 1307, yani 13. Cuma idi.
Bu sebeple 13. Cuma, Hristiyan bati toplumlarinda ugursuzbir gün olarak görülmüs olabilir. Tarihteki önemli olaylarin ve kisilerin batil inançlarin kaynagi olmasi kisitli iletisim imkanlari yüzünden oldukça mümkün gözüküyor. Çünkü haberlerin ve olaylarin iletimi çogu zaman agizdan agiza ve abartilarla olmustur.
Thomas W. Lawson 13. Cuma 
Bir yazarin görüsüne göre ise 13. Cuma korkusu 20. Yüzyila ait bir olgudur ve 1907'den sonra adindan daha sik söz edilir olur. Bunun nedeni, eskiden çok ender rastlanan inanisin Thomas W. Lawson'in 13. Cuma (Friday, The Thirteenth) adli meshur kitabiyla yayginlasmasidir.
Belirtmekte fayda var, Lawson'in kitabi bir korku romani degil, 13. Cuma batil inancini kullanan bir borsacinin Wall Street krizi yaratmasi hakkindadir.
Insanlarin 13 ve Cuma hakkindaki düsüncelerini göz önüne alirsak bu ikisini harmanlayan 13. Cuma korkusunun da bir kitapla bile olsa popülerlesmesive toplumun batil inançlari arasina girmesi çok da uzak bir ihtimal gibi görünmüyor.
Paganizm 
Uzunca bir süre boyunca 13 sansli bir sayi olarak kabulediliyordu. Bunun da Ay'in bir senede 13 dönüm gerçeklestirmesi gibi pek çok sebebi vardi. Ancak Hristiyanligin Paganizmi bastirma çabalari sonucu 13 sayisi ve Cuma günü de tipki pentagram gibi lanetli olarak nitelendirildi ve bu bakiçaçisi Ingiltere Krali II. Harold'in Hastings savasini kaybetmelerini saglayacak karari verdigi tarih ile de desteklendi. 13 Ekim 1066 Cuma günü, ordusunu 3 haftalik yolculuktan sonra dinlendirmeden savasa sokma karari alan II. Harold, 14 Ekim'de gerçeklestirdigi savasi vehayatini kaybetti. 13. Cuma korkusunun genelde bati toplumlarina özgü birseyoldugu düsünürsek, onu açiklamaya çalisan tüm bu teorilerin Bati toplumlarinin inançlari ile ilgili oldugu gerçegi bizi sasirtmaz.
*Batil inançlar zaten, insanlarin iyi ve kötü seylere karsisebep arayislari sonucu ortaya çikan insan icadi seylerdir. Tipki sayilari ve günleri olusturmamiz gibi batil inançlar da bizim koydugumuz kurallar ya dayasaklardir.
Bu masum gibi gözüken korkular, ayni zamanda günlük hayati sanildigindan çok etkileyen sonuçlara da sebeptir. 13 numarali odalari olmayan oteller, 13. Cuma'larda iptal edilen uçak seferleri ve daha birçogu insanlarin hayatlarini kisitlamalarina sebep olurlar

Psikokinezi Nedir?

Özel güçlere sahip bir takım kişiler, zihin güçleri sayesinde nesneleri hareket ettirebilirler ve çeşitli fiziksel etkilere neden olabilirler. Paranormal olarak nitelendirilen duyu ötesindeki ve algılanamayan tüm algı olayları ve zihinsel güçler, psikokineziyle ilişkilendirilirler. İlüzyonistlerinin bir çoğunun sık sık yaptığı kaşık bükme gösterisi gibi olaylar, molekül düzeninin değiştirilerek maddenin bükülerek kopması neticesinde gerçekleşmektedir. Bu konuda birçok kitap yazılmıştır. Bunlardan bir tanesi de Stephen King’in yazdığı “Carrie” adlı kitaptır. Kitaptaki Carrie White adlı karakter maddeleri sadece düşünerek hareket ettirebilmektedir. Bazı kitaplar ise size bu gücü nasıl kullanabileceğinizi anlatmaktadır. Bu kitaplarda istediğiniz sayıda zar atmak gibi egzersizler bulunmaktadır. Ünlüler arasından Uri Gellar, bu güce sahip olduğunu söylemektedir. 

 Bir cismi zihin gücümüzle hareket ettirmeyi ilk denedigimizde, sizde böyle bir güç bulunsa bile, büyük bir olasilikla henüz zayiftir (öte yandan, örnegin kötü ruhlarin dadandigi sanilan evlerde geçen olaylarla ilgili kisiler, güçlü ama kontrol edemedikleri bir Psikokinezi (ruhsal devim) yetenegine sahiptirler). Önemli basarilar gerçeklestirmeye çalismadan önce,bulunabilecek en hafif cisimleri hareket ettirmeye çalisarak ruhsal devim yeteneginizi gelistirmek yerinde bir davranis olacaktir. Beyin gücü ile ve maridleri (cin türleri) ile de psikonezist olup telekinezi yapabilirsiniz..

20 Kasım 2015 Cuma

Ölülerin Keşfi

* Tibet'te Budistler ölülerini toprağa gömmez. Bunun yerine onları parçalara ayırır ve yırtıcı kuşlara yedirirler. Bunu yaparak ölülerini ''Gökyüzüne Gömdüklerine'' inanırlar. 

* Vatikan ve Antik Roma dönemimde Romanlar ölüleriyle beraber yemek yer ve onları beslerlerdi. Mezarların dışından ölülere uzatılan bir boru yardımı ile ölülere şarap, bal ve diğer yiyecekler yediriliyordu. Aynı zamanda sık sık mezarların yanında piknik yaparlardı ve ölen kişininde onlarla beraber yemek yediklerine inanırlardı.

* ''Sadece ölmek için savaşan askerler savaş meydanından galip ayrılabilir''... İşte savaş stratejisini böyle anlatıyordu Cengiz Han. Cengiz Han ''Ölümlüler'' adı verilen bir asker ordusu kurmuştu. Bu ordunun savaşta yerine getirmesi gereken tek görev ''Ölmekti''. Ölümden kaçan Ölümlüler kendi müttefikleri tarafından öldürülürdü.

* Madagaskar’da her yıl ‘kemiklerin dönüşü’ anlamına gelen ‘Famadihama’ festivali düzenleniyor. Bu festivale katılanlar ölü beden ne kadar hızlı çürürse o kadar hızlı sonraki yaşama geçeçeklerine inanırlar. Bu yüzden ölü bedenleri mezarlarından çıkartıp onlarla dans edip şarkı söylerler. Festival bitincede ölüleri geri gömerler.

19 Kasım 2015 Perşembe

Cumamız mübarek olsun.Can METEDORAN


Ettiğiniz her dua derdinize deva, hastalığınıza şifa, gözünüze nur, gönlünüze huzur, ailenize ve sevdiklerinize huzur getirsin.
CUMANIZ HAYROLSUN
CAN METEDORAN

Melek ve Şeytan kavramına farklı bakış açısı

"Cehennemde yanacak tek şey sizin yaşamı bırakmak istemeyen parçanızdır; anılarınız, bağlılıklarınız. Hepsi yakılıp yok edilecek; ama bu bir ceza değil, ruhunuzun bağlarından kurtarılışıdır. Eğer ölümden korkar ve yaşama sarılırsanız, yaşamınızı sizden çalan şeytanlar görürsünüz. Ama bununla barışırsanız, şeytanlar sizi dünyadan özgürleştiren melekler olur."

Tılsım  ve Büyü'nün fotoğrafı.


Bizim Yolumuz CanMETEDORAN

"Bizim yolumuz dikenlidir,ayağını seven gelmesin. Kolay değil bedeli var, kontrolsüz güç güç değildir. Kontrol edeceksin, olgunlaşacaksın bu arada kanayacaksın, canın yanacak fakat sonunda mükafat senin olacak" #CanMetedoran

Arkadaşlık ve Dostluk Üzerine

Arkadaş ve Dost... 
Arkadaş evinize geldiğinde misafir gibi davranır...
Dost geldiğinde buzdolabını açıp istediğini alır...
Arkadaş senin ağladığını görmez...
Dostunun omuzu ise senin gözyaşlarınla ıslanır...
Arkadaş davetine katılınca bir paket hediye ile gelir...
Dost sana yardım etmek için erken gelir; toparlanman için geç gider...
Arkadaş, onu o yattıktan sonra ararsan rahatsız olur...
Dost neden bu kadar geciktiğini sorar, derdini anlatmak için...
Arkadaş bir kavgadan sonra her şeyin bittiğini düşünür...
Dost ise tekrar arar....

Arkadaş senin daima onun arkanda olmanı ister...
Dost ise her zaman senin arkandadır ...
Arkadaş zaaflarınızı öğrenir ve onları kullanabilir...
Dost zevklerinizi öğrenir ve onlara hitap eder...
Arkadaş zayıflıklarınızı bilirse başınıza kakar...
Dost zayıflıklarınızı bilirse örtmeye çalışır ...
Arkadaş sizi ikinci görmek ister, Dost ikinciniz olmaktan şeref duyar...
Arkadaş sıkıntınız olmadığında yanınızdadır...
Dost sıkıntınız olduğunda size koşar...
Arkadaşlarınıza siz huzur vermeye çalışırsınız...
Dostlarınız size huzur vermeye çalışır...
Arkadaş bu mesajı okur ve siler...
Dost okur ve dostlarına yollar..

Lucid Rüya Hakkında

Rüya bir kuşun ayağında bağlıdır. Nasıl yorumlanırsa o şekilde olur.. Hz. Muhammed SAV
Rüyalarınızı yorumlatır veya yönlendirirken dikkat edin...

İnsanlar günlük yaşamlarında yaşadıklarını gece uyuduklarında bilinç altları ortaya çıkarır. Uyurken rüya yada kabus görmenize sebep olan bu bilinç altı etkileşimini kontrol etmeyi hiç düşündünüz mü?
Rüyaları genelde bilinç altımız oluşturduğundan müdehale etmemiz mümkün değil gibi görünsede, Lüsid rüya veya berrak rüya da, kişinin rüya gördüğü sırada, rüya gördüğünün farkında olması haline ve rüya gördüğünün bilincinde olduğu bir rüya türü vardır.
Gördüğü psikofizyolojik kaynaklı rüyayı yönlendirebilme imajinasyonu denetleme tekniklerini öğrenip uygulayan bir kişi, rüyasında vahşi bir hayvan tarafından kovalanmaktaysa, rüyasında bilinçli hale geçerek (Lusid rüya hali) ve imajinasyonunu denetlemesi sayesinde rüyanın kalan kısmında bu kez onu kovalayan o vahşi hayvanı kendisi kovalayabilmektedir.
Lucid Rüya'da olup olmadığınızı anlamak için yapabileceğiniz bazı testler bulunmaktadır.
Testleri görmek için beğenip yazının devamını beklemeniz yeterli olacaktır..

17 Kasım 2015 Salı

Agora - Ἀγορά / Halkın Toplanma Yeri - Yunanistan

Agora

Şarkılara konu olan agora aslında halkın toplanıp, bilgilendirilmesi için gerçekleştirilen amfi tarzında yerlerin adıdır.

Gün boyu şehirde yaşayanlar eşya alır satar, politika tartışılır ve Aristotales ve Plato gibi büyük düşünürler fikir alışverişi yapardı. Eski Yunanistan’ın ‘agoraları’ yani sözlük anlamıyla halkın toplanma yerleri olmasaydı şu an nerede olacağımızı kimse bilemezdi. 

Agora (Yunanca : Ἀγορά, Agorá), antik Yunan kentlerinde, şehirle ilgili politik, dini, ticari her türlü faaliyetin gerçekleştiği, tüm kamu binalarının etrafında sıralandığı halka ait geniş açık alan olup, Helenistik dönemde şekillenip Roma İmparatorluğu’nda ortaya çıkan forumların öncülüdür. İlk agoralar şekil olarak son derece basit olup, bir kürsü ve oturma yerleri bulunan mekanlar coşkulu konuşmalara sahne olmaktaydı. Dini içerikli şenlikler ve tiyatro gösterileri de ilk zamanlar agorada düzenleniyordu.

16 Kasım 2015 Pazartesi

Giza piramitlerinin Sırrı - Mısır Mitolojisi

Mısır’da ki Giza Piramitleri şüphesiz herkesin hayran kaldığı ve Dünya’nın 7 harikasından biri olarak gösterilen müthiş yapıtlardır.Ama herkes o zaman ki teknoloji ile bu piramitlerin nasıl yapıldığını merak eder ve herkesin merak ettiği bir başka gizem olan UFO ların bu işte bir parmağı olduğunu düşünür.Bu konuda bir çok belgesel ve yazı yazılmıştır, biz ise mısır piramitleri hakkında diğer enteresan olaylar hakkında bilgi vereceğiz;

İlk sırrımız Piramitlerin yapımında kullanılan taşların her birinin 20 ton olması ve bu taşların temin edilmesi için en yakın yerin kilometrelerce uzaklıkta olması ve bu taşların o zamanlar da nasıl taşındığı halen bilinememektedir.
Piramitlerin en önemli sırlarından biriside üstün matematik hesaplamaları, şöyle ki, bir piramit kimin adına yapılmışsa onun bulunduğu odaya yılda sadece 2 defa güneş ışığı girmektedir ve bu günler, doğduğu ve tahta çıktığı günlerdir.
Bu olay olduğunda herkes lanet demiştir ama işin aslı şöyledir, Mumyaları bulan 12 bilim adamı kanserden ölmüştür çünkü mumyalarda radyoaktif madde bulunduğu için.
Piramitler sanki doğal bir jammer gibi, çünkü içlerinde ultra sound, radar, sonar gibi cihazlar çalışmamaktadır.
Piramitlerin sırları gıda maddeleri üzerinde de etkilidir, mesela pis suyu 1-2 gün piramitin içerisinde bırakırsanız suyu arıtılmış olarak bulursunuz, aynı şekilde süt te bir kaç gün taze kalır ve sonrasında bozulmadan yoğurt haline geldiği bilinir ve herkesin kafasını kurcalayan, yoğurt yapmak için maya olarak yoğurt lazımdır ve peki ilk yoğurt nasıl yapıldı sorusuna belki bu piramitler cevap verebilir.
Piramitlerin başka sırlarından biride bitkilerin piramit içerisinde daha hızlı büyüdükleridir.
Bu madde deki sırrımız Mısır kadınlarının neden güzel olduğunu açıklar herhalde, çünkü piramitlerin içerisine bırakılan su 5 hafta bekledikten sonra yüz losyonu olarak kullanılıyormuş, demek ki güzellikleri buradan geliyormuş.
Piramitlerin içerisinde artık nasıl bir ortam varsa çöp bidonunda ki yemek artıkları hiç çürüme kokusu yapmadan mumyalaşırlarmış.
Vücudumuzda ki yara, yanık, kesik, sıyrık gibi zedelenmeler, piramitlerin içerisinde daha çabuk iyileşme gösterdikleri keşfedilmiş, ama mumyalaştırma özelliği olduğundan herhalde fazla kalınmaması gerekir diye düşünüyorum.
Piramitlerin bazı odaları varmış ki kimse içlerinde ne olduğunu bilmiyormuş, sebebi ise ya piramitin içlerinde kayboldular yada aynı yer de bir kaç tur attılar ve odanın içine giremediler.
Başka bir gizem ise piramitlerin içleri yazın serin, kışınsa sıcak olduğudur.

15 Kasım 2015 Pazar

Siren - Yunan Mitolojisi

Antik yunan mitolojisinden bir yaratık daha 
Şarkı söyleyerek balıkçıları büyüleyen ve daha sonrada onları yiyen SİREN ler.

14 Kasım 2015 Cumartesi

Peygamber Efendimiz ve Hz. Bilal

Hz.Bilal, bir gece peygamberimizi rüyasında görür...
Allah Resûlü (sav) nurlar içinde ona bakıyor, sitemvâri bir tavırla: “Ne zamandır beldemize uğramaz oldun Ya Bilal!” diyordu.
Ertesi sabah Bilal, emri alan asker gibi fırladı. Derhal Medine yollarına koyuldu. Bilal’in ne sıcakta pişen vücudu ne uzayan yollara bakan gözleri vardı. Hissettiği tek şey kalbindeki tarifsiz sızıydı. Özleten, ağlatan, yandıran bir sızı.
Günlerce süren yolculuğun ardından Bilal, sevgilisini gömdüğü hicran şehrine ayaklarını basıyordu işte. Ve o gün Medine bir zamanlar çok iyi tanıdığı bir sesle açıyordu gözlerini sabaha. Sesi duyan daha iyi işitebilmek için kapılara koşuyordu.
Sokaklara dökülen insanlar heyecan içinde birbirlerine tek bir şeyi haber veriyordu.
“Bilal gelmiş! Seneler sonra Bilal Medine’ye dönmüş.”
Kalpler sanki yerinden çıkacaktı. Sokaklarda kadınlar, çocuklar… Medine böyle bir şey görmemişti. Bütün şehir mescide akıyordu. Onlar bu sesi hep Peygamber hayattayken duymuşlardı. Bu sesi işitip de gittiklerinde mescide Allah Resûlü’nün o mübarek yüzünü görmüşlerdi yıllarca.
Peki ya şimdi? İşte bu ses Bilal’in sesiydi. Yoksa Muhammed Mustafa (sav) ,kainatın biricik sevgilisi şimdi de mescittemiydi?
Birisi deseydi ki: “Evet, Peygamberimiz (sav) mescitte, müminleri namaza bekliyor.” Şüphesiz buna inanmayan kalmayacaktı.
Bir anda çağlayan hisler o koskoca hakikati unutturuvermişti.
Allah Resûlü artık aralarında yoktu ve dönmesi de mümkün değildi. İşte o dem herkes koyuverdi kendini. Genç, ihtiyar,kadın, çocuk herkes ağlıyordu. Her şey ortadaydı. Bu ses bu semalarda
Muhammed Aleyhisselamsızdı.
Bilal de yüreğinin yangınlarına su serpiyordu gözyaşlarıyla. O da ağlıyordu. Hıçkırıklara karışan bu ezan bütün Medine’yi ağlatmıştı. Bu Hazret-i Bilal’in okuduğu son ezanı oldu.
Şam’a döndükten bir süre sonra o da Hakk’ın rahmetine ulaştı..

13 Kasım 2015 Cuma

Cennette ki Köşk Nasıl Kaybedilir?

Bir bayram arefesinde, dul bir kadın yanında babadan yetim kalmış çocuğu ile zengin bir hacının dükkanına girerek, Allah rızası için yardım istedi. 
Hacı fakir kadına yardım etmediği gibi: - Bıktım sizden nedir bu iş?.. Ben sizin için mi çalışıyorum?. Defol şurdan, diyerek kovdu.
Hacıdan hiç ummadığı bir şekilde cevap alarak kapı dışarı edilen kadıncağız, mahçup bir şekilde oradan ayrılıp giderken, hacının karşısında, aynı mağazadan bir dükkanın sahibi olan yahudi, o fakirin ızdırabını anladı .
- Nedir hanım, hacı size niçin bağırdı?, diye sordu.
İmanlı ve şuurlu bir kadın olan fakirceğiz, Yahudiye hacıyı şikayet etmek yerine :
- O benim büyüğümdür. Döver de, kovar da, sana ne oluyor ?
Fakat Yahudi durumu anlamıştı. Kadını ısrarla dükkana çağırıp, ne isterse almasını, kendisine ve çocuğuna olacak elbisenin kendisinde bulunduğunu hatta hacınınkinden daha iyisini kendisinden alabileceğini söyleyerek dükkanına getirdi. Dul kadın ve yetim çocuk Yahudinin dükkanından beğendikleri elbiseyi giydiler, kuşandılar ve kadın Yahudiye :
- Allah sana iman nasip etsin. Sen bizi giydirdiğin gibi Allah da sana Cennette köşkler verip Cennet elbiseleri giydirsin, gibilerden dua etti, yanındaki masum çocuk da, anasının duasına amin, dedi. Şen şakarak oradan ayrılıp gittiler.
Dul ve yetimi dükkanından kovan hacı, o gece bir rüya gördü. Rüyasında kıyamet kopmuş ve kendisi cennete girmişti. Cennette gezerken gayet güzel, gözleri kamaştıran bir köşk gördü. Baktı ki, köşkün kapısında kendisinin ismi yazılı köşkün kapısından içeri girmek istedi. Fakat kapıda bekçi olarak bekleyen melekler hacıyı içeri almadılar.
- Giremezsin hacı, dur bakalım nereye gidiyorsun? dediler.

Hacı durdu : 
- Niye giremiyorum, bu köşk benim değil mi? diye sordu.
Melekler cevap verdiler :
- Düne kadar senindi ama, maalesef dün sizden başkasına devredildi. Daha henüz kapısının üzerindeki tabelâ da sökülmemiş, yakında sökerler, dediler.
Hacı neye uğradığını anlayamadı. O telaş ve heyecan içinde uyandı ki, yatakta yatıyor...
Sabah olunca doğru yahudi Avram efendinin dükkanına gitti. Selam, hoş - beşten sonra:
- Avram efendi, dünkü dul kadına sen kaç liralık elbise verdiysen onların parasını sana ben vereceğim, dedi.
Yahudi bir altın değerinde elbise verdiğni söyledi.
Hacı : - Madem o kadarmış al sana onun iki misli, dedi.

Fakat Avram olmaz, dedi. Hacı değerini yükseltti, hacı yükselttikçe yahudi olmaz diyor, yahudi kabul etmedikçe hacı vermek istediği parayı artırıyordu. Hacı yüz altın, ikiyüz altın vermeğe başladı ama, artık Avram'ın da sabrı taşmıştı.
- Olmaz hacı olmaz, o köşk yüz altınla bin altınla satın alınmaz... O senin gördüğün rüyayı ben de gördüm ve işte müslüman oldum. o köşk düne kadar senindi, sen daha evvel yaptığın hayır - hasenatla o köşkü yaptırmıştın ama, dün bana sattın. Ben onu tekrar sana satmaya niyetli değilim. Sen artık bundan sonra kapına geleni boş çevirmede, Cennette kendine başka saraylar yaptır. Allah'ın mülkü geniştir dedi.

12 Kasım 2015 Perşembe

Hitabetiniz iyiyse mucizeler yaratabilirsiniz..

Doğuştan Kör..
İngiltere'de Brooklyn köprüsünde bir bahar günü kör bir adam dilencilik yapıyormuş. Dizlerinin üzerindeki tabelada ise büyük harflerle DOĞUŞTAN KÖR yazılıymış.

Köprüden geçen bir çok insan bu acıklı manzaraya rağmen dilenciye para vermeden köprüden geçip giderken bir gazeteci durumu görmüş. Dilencinin dizleri üzerindeki DOĞUŞTAN KÖR yazılı tabelayı eline almış, arkasını çevirip bir şeyler yazdıktan sonra tekrar dilencinin dizelerine bırakmış.

Ve ne olduysa o yazıdan sonra olmuş... Köprüden geçen ve tabeladaki yeni yazıyı okuyan herkes dilencinin önündeki şapkaya para atmaya başlamış.

Gazetecinin
yazdığı o tek cümle dilencinin şapkasının para ile dolup taşmasını sağlamış. Ne mi yazmış reklamcı tabelaya?:
"GÜZEL BİR BAHAR GÜNÜ, AMA BEN BAHARI GÖREMİYORUM.."