30 Temmuz 2016 Cumartesi

Rüstem Paşa Camii / İstanbul / Eminönü


Kanuni Sultan Süleyman'ın Sadrazamlarından ve aynı zamanda kızı Mihrimah Sultan'ın kocası olan Damat Rüstem Paşa için Mimar Sinan'a yaptırıldı (1561). 1562 tarihli su mülknamesinde (Konyalı) caminin bittiği söylenir. Fakat ruhsatta öyle yazsa da Mimar Sinan 1562'de henüz caminin yerinin tespiti ve hazırlanmasıyla uğraşıyordu. Ortalama tamamlanması 1562-1564 arası olabilir. Caminin yerinde önceki mescidin isimleri Halil Efendi Mescidi veya Kenise (Kilise) Mescidi olarak bilinmektedir. Bu mescidin yeri çukurda kaldığı için Mimar Sinan, mescidin altına dükkânlar yaparak bir su basman meydana getirdi. Rüstem Paşa Camii, mescidin yerinde kuruldu. Evliya Çelebi de Rüstem Paşa camisinden bahsetmiştir.
Aşağıda ki vidyodan camiyi görebilirsiniz.

Hayvanlar Allah'ın sessiz kullarıdır

Bu sıcak yaz günlerinde hayvanları unutmayalım. Hayvanlar Allah'ın sessiz kullarıdır. Onları unutmayalım bir kap su ve verebilirsek yemekte verelim. 

Lütfen onlara zulümde etmeyelim. Zor durumda kaldığınız zamanlarda devletin yetkili birimlerini arayıp gerekenin yapılmasını isteyip onları sahipsiz bırakmayın.
Can METEDORAN


Kadem-i Şerif ve I. Sultan Abdülhamit Han Türbesi

Sultan I.Abdülhamit Türbesi; İstanbul Suriçi Eminönü Hamidiye Caddesinde 4.Vakıf Han’ın karşısında bulunan Sultan I.Abdülhamit külliyesinin haziresine 1790 yılında Mimar Tahir ağa tarafından inşa edilmiştir. Türbe, Sultan I.Abdülhamit (1774–1789) tarafından1777 yılında yaptırılan imaretin bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu imaretin yanına medrese, sebil, çeşme, kütüphane eklemiştir. İmaretin Bina eminliğini Mustafa Ağa, mimarlığını da Beylerbeyi Camisi’ni yapan Mehmet Tahir Ağa yapmıştır. Meşrutiyetin ilk yıllarında bu imaret Evkaf Nazırı Hayri Efendi tarafından yıkılarak ortadan kaldırılmış, yerinde yalnızca türbesi kalmıştır. İmaretin sebili bugün Gülhane Parkı karşısında bulunmaktadır. İmaretin bir bölümünü oluşturan Sultan I.Abdülhamit’in Türbesi’nin bulunduğu yerde bir manastırın bulunduğu kaynaklardan öğrenilmektedir. Abdülhamit döneminde arsa halindeki yere bu yapı topluluğu yapılmıştır. Türbe mermer işçiliği yönünden son derece muntazam ve barok üsluptadır. 19. yüzyılda J.P.Von Hammer; “bu türbe güzel ve asil bir stilde inşa edilmiştir. Her ne kadar Kanuni Sultan Süleyman’ın güzel türbesini geçemese de binanın tazeliği ve yeniliği görülmeye değer” diye anılarında bu türbeden söz etmiştir.
Sultan I. Abdülhamit’in türbesi köşeleri yuvarlatılmış kare planlı olup, tümü ile mermerden yapılmıştır. Önünde avlusu bulunan türbenin dış avlu kapısı üzerine sülüs yazı ile Ankebut suresinin 57. ayeti yazılmıştır. Bu avludan üç gözlü bir revak ile türbeye girilmektedir. Türbenin giriş kapısı üzerinde celi-sülüs yazı ile Hattat Mehmet Emin’in yazmış olduğu Fecr suresinin 27.-30. ayetleri bulunmaktadır. Dıştan iki katlı görünümdeki bu türbenin katları birbirinden düz kornişli bir silme ile ayrılmıştır. Üzeri kubbeli olan türbe, 26 pencere ile aydınlatılmıştır. Türbenin içerisi kalem işleri ile süslenmiştir. Kuzey duvarının ortasına Peygamberin ayak izini kapsayan mermer bir pano yerleştirilmiştir. Pencere ve dolapların üzeri ile türbeyi çepeçevre kuşatan bir yazı kuşağı görülmektedir. Mermer üzerine sülüs yazı ile yazılmış olan bu kuşakta Mülk suresine yer verilmiştir. Kubbeyi taşıyan pandantiflerin içerisine de madalyonlar halinde İsmi Celal, İsmi Nebi, Çehar yar-i Güzin ile Hasan ve Hüseyin’in isimleri yazılıdır. Ayrıca kubbe içerisindeki yuvarlak madalyona da “Ya alimen bi-hali aleyke ittikali” yazısı dört kez yazılmıştır.
Türbe içerisinde Sultan I. Abdülhamit’den başka oğlu Sultan IV. Mustafa (1807–1808), Şehzade Ahmet (1778), Şehzade Süleyman (1786), Şehzade Mehmet (1784), Şehzade Murat (1785), Şehzade Mehmet Rüştü (1851), Şehzade Abdülmecit, Şehzade II. Murat, Şehzade Beyazıt, Ayn-ı Şah Sultan (1780), Rabia Sultan (1780), Melik Şah Sultan (1781), Mevhibe Sultan (1851), Fatma Sultan (1785), Alem Şah Sultan (1785), Emine Sultan (1790), Saliha Sultan (1786), Rabia Sultan (1781), Emine Sultan (1809) gömülü bulunmaktadır.
Kademi-i Şerif
Kadem-i şerif, İslam Peygamberi Muhammed bin Abdullah'ın ayak izi. Dünyanın birkaç yerine dağılmıştır. İstanbul'da dört yerde sergilenmektedir.
  1. Topkapı Sarayı, Hırka-i Saadet Dairesi'nde, Nakş-ı Kadem-i Saâdet taş üzerinde 4 ve tuğla üzerinde 2 adet.
  2. I. Abdülhamit Türbesi
  3. Eyüp Sultan Camii
  4. III. Mustafa Türbesi


25 Temmuz 2016 Pazartesi

İlim İşi Fedakarlık İşidir


İlim öğrenmek fedakârlık ister

İmam-ı Ahmed bin Hanbel, ilim tahsilinde olanların geceyi tamamen uyku ile geçirdiğini gördü mü, ona ilim öğretmekten vazgeçerdi. Bir gün Ebû Isme, hadîs-i şerif okumak için ona gelmişti. O gece İmamın evinde misafir idi. Abdest suyu getirip bir kenara koydu. Şafak sökmeden önce Ebu Isme'nin odasına gledi ve gördü ki o uyuyor. Suya baktı, olduğu gibi duruyor. Onu uyandırdı ve dedi ki:
- Buraya geliş sebebinizi söyler misiniz? Ebu Isme:
"Sizden hadîs okumak için geldim, yâ İmam." dedi. Bunun üzerine İmam:
"Gece teheccüd namazı kılmadığın halde nasıl hadîs okuyacaksın? Bu halinle sen, nereden gelmişsen oraya dönersin." buyurdu.

İmam-ı Şafiî hazretleri buyurdu ki: "Âlime yakışan odur ki; kendisiyle Rabbi arasında kalan iyi amellerden çokça yapsın. Çünkü aşikâr olan amelsiz ilimin uhrevî faydalarının azlığıdır." "İyilerden birinin rü'yada görülüp de "Rabbim beni ilmim sayesinde bağışladı." dediği pek nadirdir.
İmam-ı a'zam Ebû Hanîfe hazretlerini, vefatından sonra birisi rü'yada görmüş ve "Ne haldesin, yâ imam?" diye sormuş. İmam-ı azam, "Allahın mağfiretine mazhar oldum." buyurmuş. "İlmin sebebiyle mi, yâ imam?" demesine de şu karşılığı vermiştir: "Heyhât! İlmin birtakım şartları, âfetleri ve mes'uliyetleri vardır. Onun âfetlerinden kurtulmuş olanların sayısı azdır."
Cüneyd Bağdadî hazretleri vefat ettikten sonra bazıları onu rü'yada görmüşler ve "Ne haldesiniz ya üstad?" diye sormuşlar.
O şu karşılığı vermiş: "Bütün işaretler helâk oldu. Bunca ifade ve ibarelerimiz tükendi. Bize ancak vakti seherlerde edâ ettiğimiz riyasız namazlar fayda verdi."
Ebu Sehl Sa'lûkî da vefatından sonra bazı kimseler tarafından rü'yada görülmüş ve kendisine, "İlminden ne gibi faydalar gördün?" diye sorulmuş. O, şu cevabı vermiş: "İlmin bütün incelikleri burada hep boşa gitti. Bâzı kimselerin bize sorup öğrendikleri var ya, işte ancak onların faydasını gördüm."
BU YAZIYI ALLAH RIZASI İÇİN ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞIN, ONLARINDA İSTİFADE ETMESİNE VESİLE OLUN.


24 Temmuz 2016 Pazar

Bakara Süresi 39-Rad Süresi 29 / Metedoran


Akşemseddin'in Öğütleri / Okumalısınız

Her işe besmele ile başla.
Her zaman temizliğe dikkat et.
Salih amel işle.
Tembel olma.
Namaz kılmaya önemle devam et.
Kaderin esiri olduğunu unutma.
Yaptığını boşa verme,kar ve zararını iyi bil.
İki kişi arasına girme.
Gece vakti evi süpürme.
Gecenin tamamını uyku ile geçirme.
Seher vakti kur'an okumaya çalış.
Nimetlere şükür, belalara sabredenlerden ol.
Kendini başkalarına övme hiçbir şeyinle övünme.
İyiliği haddinden fazla yap.
Ahiret endişesini gönülden çıkarma.
Dünyanın ferah sevindirmesi seni mağrur etmesin.
Cünüple yemekte bulunmak kişiye keder ve gam verir.
Kişi başkasının tarağıyla taranmamalıdır.
Gece gibi sırları gizle.
Ekmeği ve helvayı soğuk ye.
Kimsenin sahip olduğu nimete(dünyalığa) haset etme.
Senden yaşlı ve mevkice yüksek olanın önün'de yürüme.
Evini örümcek yuvasına çevirme,temiz tut misafirlerine ve yakınlarına aç.
Yere düşen kırıntıyı alıp yemek,kişinin zengin olmasına sebep olur.
Her zaman cenab-ı hakka hamd ve şükret.
Yalan söyleme.
Kimseye iftira etme.
Kadınlarla beraber olmaktan ve onlarla çok konuşmaktan sakın. öğle yapan kimseler yakalarını iftiradan kurtaramazlar.
Kimseyi doğrudan doğruya adıyla çağırma.
Bey'in paşanın iltifatına sevinme.
Fazla ilişki,çok koku sürmek ve çok ekşili yemek insanı yıpratır ,yorar.
Sakın elini yüzüne koyup düşünceye dalma.
Çok uyku yoksulluğa sebeptir.
Ananı,babanı ve bütün büyüklerini gözet onları muhtaç bırakma.
Her zaman iyi kimselerle olmaya çalış.
Kişiye edep ve terbiye yakışır.
Cömert ve kerem sahibi olmak gerekir.
Tırnağınla dişlerini kurcalama.
Don ve benzeri giyeceklerini ayakta giyme istersen başkası Dişini dişine sürtme.
Ömrünün uzun olmasını istersen başkası için kendini yakıp tüketen mum gibi olma
gıybet etme.
Sana yakın olmayana yaklaşayım deme çalışma.
Zamanın kıymetini bil.
Tüccar gibi verdiğini geri alma.
Kimsenin arkasından çekiştirip,iyi olmayan taraflarını ortaya koyma.
Aklın varsa kimsenin bulunmadığı tarafa doğru yola çıkma.
İçin rahat olmasını istersen elini yüzüne koyma bundan çok rahatsız olursun.
Gece gündüz 'a yalvarmaya devam et.
Allah sevdiği kulun rızkını dünyada kısar,az verir. Çünkü dünya nimetlerinin gönül aynasının pasını siler.
Gücün yeterse haset kapısını iyice kapat.
Bakılması yasak olan kimselere bakma.
Başkalarına sevgi ve saygıda bulun.
Kimsenin kalbini kırma.
Dünyanın nimetlerinin bolluğu kişinin itikadını azaltır ve duygusunu köreltir.
Otururken elbiseyi vücuda sıkıca sarmalama,serbest bırak.
Sakın ha bir evde yalnız başına yatmayasın..